Kartal Yuvası Zuhal Kuyaş

Kartal Yuvası

"Evet, eminim. Yemin ederim ki, tek başına Şah İsmail'in ordusuna karşı yürümekten korkmayan bu yiğit kişi galip ordusunun ortasında, kendisini ziyarete gelen birkaç kişiden korkuyordu. Niçin? Neden? Merakla bekledim. Otağın perdesi...
Stokta var
Kargo Ücreti: 75,00 TL
indirimli
79,20TL
Taksitli fiyat: 9 x 10,38TL
Havale/EFT ile: 77,62TL
9786055055011
681344
Kartal Yuvası
Kartal Yuvası
79.20

"Evet, eminim. Yemin ederim ki, tek başına Şah İsmail'in ordusuna karşı yürümekten korkmayan bu yiğit kişi galip ordusunun ortasında, kendisini ziyarete gelen birkaç kişiden korkuyordu. Niçin? Neden? Merakla bekledim. Otağın perdesi açıldı. Sessiz, gölge gibi üç kişi içeri girdi. Dimdik yürüyorlardı. Başlarına siyah sarıklar sarmışlar, omuzlarından topuklarına kadar uzanan yine siyah cübbeler giymişlerdi. Üçünün de ince kıvırcık sakalları altın rengindeydi. Gözleri garip bir ışık ile parlıyordu.

Otağın ortasına kadar gelip durdular. İki adım daha atsaydılar Selim Han'ın gürzü başlarında patlayacaktı. Sultan'da en tehlikeli anlarda görmediğim bir huzursuzluk fark ediliyordu. Dimdik oturmuş, gözleri şimşek çakıyordu.

"İçlerinden biri koynundan bir kese çıkartıp, içinden ömrümde görmediğim büyüklükte, gayet kıymetli bir zümrüt taş aldı. İlerleyip, zümrüdü Sultan'ın ayak bastığı yastığın üzerine bıraktı. Hilafsız, bu taş iri bir yumurtadan daha büyüktü. Elçi geri geri gitti ve selis bir Türkçeyle: 'Ey, Garb'ın en büyük Sultan'ı Sana bu kıymetsiz hediyeyi Şark aleminin en kudretli sultanı olan Efendim, Sahib-i Azam...'"

Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786055055011
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
174
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-10
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

"Evet, eminim. Yemin ederim ki, tek başına Şah İsmail'in ordusuna karşı yürümekten korkmayan bu yiğit kişi galip ordusunun ortasında, kendisini ziyarete gelen birkaç kişiden korkuyordu. Niçin? Neden? Merakla bekledim. Otağın perdesi açıldı. Sessiz, gölge gibi üç kişi içeri girdi. Dimdik yürüyorlardı. Başlarına siyah sarıklar sarmışlar, omuzlarından topuklarına kadar uzanan yine siyah cübbeler giymişlerdi. Üçünün de ince kıvırcık sakalları altın rengindeydi. Gözleri garip bir ışık ile parlıyordu.

Otağın ortasına kadar gelip durdular. İki adım daha atsaydılar Selim Han'ın gürzü başlarında patlayacaktı. Sultan'da en tehlikeli anlarda görmediğim bir huzursuzluk fark ediliyordu. Dimdik oturmuş, gözleri şimşek çakıyordu.

"İçlerinden biri koynundan bir kese çıkartıp, içinden ömrümde görmediğim büyüklükte, gayet kıymetli bir zümrüt taş aldı. İlerleyip, zümrüdü Sultan'ın ayak bastığı yastığın üzerine bıraktı. Hilafsız, bu taş iri bir yumurtadan daha büyüktü. Elçi geri geri gitti ve selis bir Türkçeyle: 'Ey, Garb'ın en büyük Sultan'ı Sana bu kıymetsiz hediyeyi Şark aleminin en kudretli sultanı olan Efendim, Sahib-i Azam...'"

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat