Başkanlık Sistemi ve Kuvvetler Ayrılığı Tartışmaları

Türkiye'de hükümet sistemine ilişkin tartışmalar başladığı günden bugüne ortaya konan argümanlar, millete güvenenler ile güvenmeyenler arasındaki yaklaşım farkını temel alan bir formda cereyan etmiştir. Henüz on dokuzuncu yüzyıl ortalarında herkesin oy kullandığı bir seçimi savunanların karşısında “millette o istîdâd yoktur” önermesini koyanlarla, günümüzde “Cumhurbaşkanlığı sistemine geçersek diktatörlük gelir, çünkü halk o olgunlukta değil” önermesini getirenler arasında hiçbir fark yoktur. Her iki grubun da ana çıkış noktası halka duydukları güvensizlikte yatmaktadır. Bu tartışmayı yürütenlerin yanılgıları, hükümet sistemi formülasyonu üzerinde tartışırken sahip olduğumuz kadim devlet ve siyaset birikimini göz ardı etmeleridir. Elinizdeki kitap söz konusu siyasal birikimi ve hükümet sistemi tartışmalarının serencâmına ışık tutuyor bir nevi. Özellikle hükümet sistemleriyle ilişkili Türkiye'deki tartışmaların barındırdığı tuhaflıkları ön plana çıkararak, bir anlamda bu kakafoniyi tanımlayıp, çözüm olarak kendi kültür ve geleneğimize en uygun yapının tek başlı ve yasamadan kesinlikle bağımsız bir hükümet sistemi formülasyonu öneriyor. Bu minvalde önce mevcut verili düzenin, kendi geleneğimizin doğal bir sonucu olmadığını ve bir dayatmanın ortaya çıkardığı olağandışı bir durum olduğunu ortaya koyarak, ardından nasıl bir model üretebileceğimizi dair nitelikli bir tartışma zemini sağlıyor. Kitabın belki de en özgün yanı, binlerce yıllık siyasal geleneğin hakkını veren bir özgüvenle, evrensel kriterler ışığında kendi hükümet sistemimizi üretebileceğimiz gerçeğine dikkat çekme arzusu.

(Tanıtım Bülteninden)