Ben Gri
“Boğuluyorum, son nefesimi verircesine. Sesimi çıkarmaya çalışıyor ama kimseye duyuramıyorum. Bütün bir oda suyla doluyor ve ben yavaş yavaş ölüyorum. Yardım edin! Burada sıkışıp kaldım, kimsem yok. Elimi uzatıyorum, bir kadın geliyor, yüzü çok tanıdık, elleri çok sıcak, uzanmak istiyorum, derin bir boşluktan düşüyorum aşağıya. “
Rüyadayken boşluğa düşmenin etkisiyle nefes nefese kalmış şekilde uyanan Hale, zifiri karanlık odada kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Rüyalardan iyice yorulmuş ve uyumaya korkar hale gelmişti. Etrafta hiç ses yoktu, herkes neredeydi? Yataktan kalktıktan sonra masanın üstündeki saate baktı. Saat gece 3:20 idi. Yalın ayak, odanın içerisinde gezinirken, yabancısı olduğu bu dünyada yalnızlığın ruhundaki acısını hissedercesine boş boş etrafa bakıyordu. Birdenbire derin bir çağrı duydu: “Aradığın cevaplar çok uzakta değil, beni izle!” Hale delirip delirmediğini sorguluyordu artık; odanın dışına adım atmaktan korkuyordu. Neyle karşılaşacağını bilmiyordu. Tekrar yatağına dönüp gözlerini kapamaya çalışsa da o ses beyninde yankılanıyordu. “Beni izle, artık yolculuğa hazırsın!” “Ne yolculuğu? Neye hazırım?” diye içinden geçirirken tekrar yatağından kalkıp oda içinde gezinmeye başladı. Oda üstüne üstüne geliyordu. Bir şey yapmalıydı, odada kalarak bir şeyleri değiştiremeyeceğinden emindi, o ses hazır olduğunu söylüyordu, ama Hale kendisini herhangi bir şeye hazır hissetmiyordu. Korkuyordu…
(Tanıtım Bülteninden)
“Boğuluyorum, son nefesimi verircesine. Sesimi çıkarmaya çalışıyor ama kimseye duyuramıyorum. Bütün bir oda suyla doluyor ve ben yavaş yavaş ölüyorum. Yardım edin! Burada sıkışıp kaldım, kimsem yok. Elimi uzatıyorum, bir kadın geliyor, yüzü çok tanıdık, elleri çok sıcak, uzanmak istiyorum, derin bir boşluktan düşüyorum aşağıya. “
Rüyadayken boşluğa düşmenin etkisiyle nefes nefese kalmış şekilde uyanan Hale, zifiri karanlık odada kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Rüyalardan iyice yorulmuş ve uyumaya korkar hale gelmişti. Etrafta hiç ses yoktu, herkes neredeydi? Yataktan kalktıktan sonra masanın üstündeki saate baktı. Saat gece 3:20 idi. Yalın ayak, odanın içerisinde gezinirken, yabancısı olduğu bu dünyada yalnızlığın ruhundaki acısını hissedercesine boş boş etrafa bakıyordu. Birdenbire derin bir çağrı duydu: “Aradığın cevaplar çok uzakta değil, beni izle!” Hale delirip delirmediğini sorguluyordu artık; odanın dışına adım atmaktan korkuyordu. Neyle karşılaşacağını bilmiyordu. Tekrar yatağına dönüp gözlerini kapamaya çalışsa da o ses beyninde yankılanıyordu. “Beni izle, artık yolculuğa hazırsın!” “Ne yolculuğu? Neye hazırım?” diye içinden geçirirken tekrar yatağından kalkıp oda içinde gezinmeye başladı. Oda üstüne üstüne geliyordu. Bir şey yapmalıydı, odada kalarak bir şeyleri değiştiremeyeceğinden emindi, o ses hazır olduğunu söylüyordu, ama Hale kendisini herhangi bir şeye hazır hissetmiyordu. Korkuyordu…
(Tanıtım Bülteninden)