Ben Bozkır Yeli
Tuncer Erdem'den yeni bir resimli öykü kitabıBen, Bozkır Yeli
Yazar ve çizer Tuncer Erdem'in doğanın diliyle anlatılmış öykülerden oluşan yeni öykü kitabıBen, Bozkır YeliYapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı.
İnsanın doğadaki durumlarını, duyuş ve düşünüş biçimlerini öyküleştiren Tuncer Erdem hayvanların, bitkilerin, mevsimlerim, hava durumlarının türlü çeşidini mevsimlere ayrılmış öykülerle dile getiriyor. Doğada yalnız gezen kişinin gözünden yazılmış öykülere yazarın çizerliğinin ustalık dolu verimleri eşlik ediyor.
Seninle karşılaştık, ama tanışmadık daha önce.
Hani sen trenle, otobüsle şehirden çıkıp uzaklara yolculuk ederken, aralık camdan yüzüne çarpan bir serinlik üfler ya bozkır, ben oyum işte.
Ya da mola yerlerinde, benzin istasyonlarında, taşranın demiryolu peronlarında, sen uyuşmuş ayaklarını açmak için yürürken, yaklaştığın binanın köşesinden ani bir esinti gelir hani; şaşırırsın, şehirde dolaşırken sokak başlarında hissettiğin rüzgârlara benzemeyen, kuru, yabanıl, yakıcı, ama içinde ruhu olan bir yel duyarsın, seninle konuşmak istermiş, kulağına bir şeyler fısıldarmış gibidir, beraberinde dağ kekiklerinin kokusu, bozkır çalılarının bitimsiz uğultusu; umursamazsın, yürür gidersin... O da benimdir işte...
Ben sırf esip geçmem. Sırf yaprakları savurup şapkaları uçurmam. Hikâyeler anlatırım, çizgiler çizerim. Duyan kulaklara, gören gözlere…
(Tanıtım Bülteninden)
Tuncer Erdem'den yeni bir resimli öykü kitabıBen, Bozkır Yeli
Yazar ve çizer Tuncer Erdem'in doğanın diliyle anlatılmış öykülerden oluşan yeni öykü kitabıBen, Bozkır YeliYapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı.
İnsanın doğadaki durumlarını, duyuş ve düşünüş biçimlerini öyküleştiren Tuncer Erdem hayvanların, bitkilerin, mevsimlerim, hava durumlarının türlü çeşidini mevsimlere ayrılmış öykülerle dile getiriyor. Doğada yalnız gezen kişinin gözünden yazılmış öykülere yazarın çizerliğinin ustalık dolu verimleri eşlik ediyor.
Seninle karşılaştık, ama tanışmadık daha önce.
Hani sen trenle, otobüsle şehirden çıkıp uzaklara yolculuk ederken, aralık camdan yüzüne çarpan bir serinlik üfler ya bozkır, ben oyum işte.
Ya da mola yerlerinde, benzin istasyonlarında, taşranın demiryolu peronlarında, sen uyuşmuş ayaklarını açmak için yürürken, yaklaştığın binanın köşesinden ani bir esinti gelir hani; şaşırırsın, şehirde dolaşırken sokak başlarında hissettiğin rüzgârlara benzemeyen, kuru, yabanıl, yakıcı, ama içinde ruhu olan bir yel duyarsın, seninle konuşmak istermiş, kulağına bir şeyler fısıldarmış gibidir, beraberinde dağ kekiklerinin kokusu, bozkır çalılarının bitimsiz uğultusu; umursamazsın, yürür gidersin... O da benimdir işte...
Ben sırf esip geçmem. Sırf yaprakları savurup şapkaları uçurmam. Hikâyeler anlatırım, çizgiler çizerim. Duyan kulaklara, gören gözlere…
(Tanıtım Bülteninden)