Cunta Kızı Şule S. Çiltaş

Cunta Kızı

“Kırmızı kamyonun camının bir köşesindeki fotoğrafta, kadınla adamın önünde duran iki erkek çocuktan birinin adı Haydar. Ona isim vermemişler de Haydar deyip bırakmışlar sanki. Kim ‘Haydar' diye seslense, isimle cisim buharlaşıp...
Stokta var
Kargo Ücreti: 45,00 TL
indirimli
97,20TL
Taksitli fiyat: 9 x 12,37TL
9789750536649
1284839
Cunta Kızı
Cunta Kızı
97.20
“Kırmızı kamyonun camının bir köşesindeki fotoğrafta, kadınla adamın önünde duran iki erkek çocuktan birinin adı Haydar. Ona isim vermemişler de Haydar deyip bırakmışlar sanki. Kim ‘Haydar' diye seslense, isimle cisim buharlaşıp yok oluyor, iç ezici bir tını kalıyor geriye, ‘aramızda kalan' bir insaniyetin tınısı…”
Cunta Kızı'nda Şule S. Çiltaş, küçük bir kız çocuğunun ağzından 12 Eylül '80 darbesiyle doruk noktasına ulaşan bir şiddet yabancılık yalnızlık sarmalının, ilkin kendi ailesindeki ve yakın çevresindeki, sonra dış dünyadaki izlerini anlatıyor: Kendisi de hoyrat bir yaşamın içinden gelmiş asker bir baba, “Gözlerinden kuş olup kanatlanacak kadar özgürlüğü sevdiği anlaşılan” bir anne ve 12 Eylül'ün ayak sesleri çok yakından duyulurken, karakol mahkeme cezaevi önlerinde korku ve umutla geçecek günler...
Bir çocuğun olduğu kadar, bir memleketin, memleketle birlikte büyüyenlerin, ne kadar kaçmak isterlerse istesinler paçalarına onun çamuru
bulaşanların da hikâyesi...

(Tanıtım Bülteninden)


Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9789750536649
Boyut:
13 x 19,5
Sayfa Sayısı:
124
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
İnce Kapak
Dili:
Türkçe
“Kırmızı kamyonun camının bir köşesindeki fotoğrafta, kadınla adamın önünde duran iki erkek çocuktan birinin adı Haydar. Ona isim vermemişler de Haydar deyip bırakmışlar sanki. Kim ‘Haydar' diye seslense, isimle cisim buharlaşıp yok oluyor, iç ezici bir tını kalıyor geriye, ‘aramızda kalan' bir insaniyetin tınısı…”
Cunta Kızı'nda Şule S. Çiltaş, küçük bir kız çocuğunun ağzından 12 Eylül '80 darbesiyle doruk noktasına ulaşan bir şiddet yabancılık yalnızlık sarmalının, ilkin kendi ailesindeki ve yakın çevresindeki, sonra dış dünyadaki izlerini anlatıyor: Kendisi de hoyrat bir yaşamın içinden gelmiş asker bir baba, “Gözlerinden kuş olup kanatlanacak kadar özgürlüğü sevdiği anlaşılan” bir anne ve 12 Eylül'ün ayak sesleri çok yakından duyulurken, karakol mahkeme cezaevi önlerinde korku ve umutla geçecek günler...
Bir çocuğun olduğu kadar, bir memleketin, memleketle birlikte büyüyenlerin, ne kadar kaçmak isterlerse istesinler paçalarına onun çamuru
bulaşanların da hikâyesi...

(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat