Düşünceni Yokuşa Sür

Hayatımızın her saniyesinde ona anlam katmamızı bekleyen bir şeyler var. İster yaratıcılık deyin buna, ister başka şey.
“Yaratıcılık; insanın kendine sahip çıkması, kendini sevmesi, içini dökmesidir. ”
Düşüncede esneklik demektir. Başkalarından farklı düşünebilmektir.
Farklı olmak, farklılıklar çok güzel. Aynı nesneye bakıp, aynı şeyi tadıp da her bireyin farklı şeyleri bulması veya farklı hissetmesi ne kadar da güzel! Rutini, aynı şeyleri yapmak çok kolaydı. Bana güven veriyordu fakat güven duyduğum ortamda o aynılıklar spontane hale gelecekti. Öyleyse ezber bozan olmalıydım.
“Oyunu bozmak lazım bazı zamanlar.”
Ben bir yöneticiyim. Her gün okulun kapısından içeri girdiğimde çalışanlarla selamlaşıp onlara nasılsınız diye soruyorum. Peki, onlara hiç neden iyisin veya neden kötüsün diye sorduğum oldu mu? Çocukları selamlamak için sınıflara girdiğimde neden iyisiniz veya neden kötüsünüz diye sordum mu hiç acaba? Onlara bunun cevabını doğru verebilmeleri için zaman tanıdım mı ya da dinledim mi onları? Yanıtlar eğer, çünkü ile başlıyorsa, bu iyi bir şeydir. Bu, onların düşünmeye ve yorumlamaya hazır olduklarını, verdikleri cevabın yanıtını aramaya koyulduklarını, arayışta olduklarını göstermez mi?

Eğitimciler başta olmak üzere tüm yetişkinler için başucu kitabı olacağını düşündüğümüz Düşünceni Yokuşa Sür adlı bu kitapta, öğrenmekten hiç vazgeçmeyen yönetici bir öğrencinin katıldığı eğitimler esnasında kendi zihninde oluşan soruları okuyucularıyla da paylaşarak okuyucunun bu sorulara bambaşka yollardan yanıtlar aramasına, duygu ve düşünce dünyasında kendi öyküsünü ortaya koymasına ve buradaki öğrenmelerini eğitim ortamlarına yansıtmalarına katkı sunma niyeti vardır.
Seyhan DEDELER
“Herkesin bir hikâyesi olmalı, hikâyelerinize sahip çıkın!
Buradaki öğrenmelerimizi paylaşın; herkese ulaşsın, ulaşmayan kimse kalmasın.”
Prof. Dr. Belma TUĞRUL

(Tanıtım Bülteninden)