Tut Elimden Hayat
HAYAL EVİ
Baktın mı pencerenden için huzur dolacak.
Denizine de gökyüzüne de doyacaksın.
Koca koca dağlarına vuran yankılara da…
Bir abajurun olacak, iki berjerin.
Hadi olmadı iki sallanan sandalyen pencerenin önünde.
Bir gaz lamban, illaki de fenerin olacak.
Perdelerini kapatma kaygın olmayacak.
Eski moda somyelerin olacak odalarında,
Birinde de kanaviçelerle süslü sedirlerin.
Eski, yeni şiir kitapların raflarda.
Bir de en sevdiğin plakların çalacak.
“Görmedim ömrümün asude geçen bir demini”
Çayını ilk defa sakin sakin yudumlamayı,
Yanına tarçınlı kurabiye yapmayı bileceksin.
Belki kahve falı bakmayı, baktırmayı da seveceksin.
Deli gibi özlediklerin yine bilmeyecek belki özlendiklerini,
Ama sen inadına özleyeceksin.
Damın sactan olacak,
Yağdı mı yağmur, tıkırtısını duy diye.
Pazarın yakın olacak, bahçende olmayanı alasın diye.
Türlü türlü meyve ağaçları dikeceksin.
Ama illaki reyhanların olacak.
Kokusu buram buram sarsın diye evini.
Pırtan yapıp dökeceksin üstüne.
Merdivenlerinde papatyalar, güller, ortancalar, laleler…
Çardağında asmaların…
Aşkın gözyaşları ve fesleğenlerin ise cam kenarında olacak.
Arapsaçı saksısından yerlere taşacak.
Öpmek iyi gelir onları, konuşmasan da öpeceksin.
Keteler, katmerler, gözlemeler açacaksın.
Un, su, tuz değil mi hepsi hepsi…
Bilmesen de öğreneceksin.
Söyleyemesen de eşlik edeceksin.
“Huysuz ve tatlı kadına”
Bu ev seni, Sen bu evi çok seveceksin.
İyi gelecek sana buralar, bu havalar,
Bu deniz kokuları, bu rüzgârlar…
İki kadeh parlatmalar,
Saate bakmadan sohbet etmeler,
İyi gelecek.
Kedileri de çok sevmeyi öğreneceksin.
Sevdiklerini gülerek karşılayacağın,
Yine bekleriz diye uğurlayacağın,
Bir evin olacak.
Sen bu kara şehirden illaki kurtulacaksın…
Sevil Akın Erdoğan
(Tanıtım Bülteninden)
HAYAL EVİ
Baktın mı pencerenden için huzur dolacak.
Denizine de gökyüzüne de doyacaksın.
Koca koca dağlarına vuran yankılara da…
Bir abajurun olacak, iki berjerin.
Hadi olmadı iki sallanan sandalyen pencerenin önünde.
Bir gaz lamban, illaki de fenerin olacak.
Perdelerini kapatma kaygın olmayacak.
Eski moda somyelerin olacak odalarında,
Birinde de kanaviçelerle süslü sedirlerin.
Eski, yeni şiir kitapların raflarda.
Bir de en sevdiğin plakların çalacak.
“Görmedim ömrümün asude geçen bir demini”
Çayını ilk defa sakin sakin yudumlamayı,
Yanına tarçınlı kurabiye yapmayı bileceksin.
Belki kahve falı bakmayı, baktırmayı da seveceksin.
Deli gibi özlediklerin yine bilmeyecek belki özlendiklerini,
Ama sen inadına özleyeceksin.
Damın sactan olacak,
Yağdı mı yağmur, tıkırtısını duy diye.
Pazarın yakın olacak, bahçende olmayanı alasın diye.
Türlü türlü meyve ağaçları dikeceksin.
Ama illaki reyhanların olacak.
Kokusu buram buram sarsın diye evini.
Pırtan yapıp dökeceksin üstüne.
Merdivenlerinde papatyalar, güller, ortancalar, laleler…
Çardağında asmaların…
Aşkın gözyaşları ve fesleğenlerin ise cam kenarında olacak.
Arapsaçı saksısından yerlere taşacak.
Öpmek iyi gelir onları, konuşmasan da öpeceksin.
Keteler, katmerler, gözlemeler açacaksın.
Un, su, tuz değil mi hepsi hepsi…
Bilmesen de öğreneceksin.
Söyleyemesen de eşlik edeceksin.
“Huysuz ve tatlı kadına”
Bu ev seni, Sen bu evi çok seveceksin.
İyi gelecek sana buralar, bu havalar,
Bu deniz kokuları, bu rüzgârlar…
İki kadeh parlatmalar,
Saate bakmadan sohbet etmeler,
İyi gelecek.
Kedileri de çok sevmeyi öğreneceksin.
Sevdiklerini gülerek karşılayacağın,
Yine bekleriz diye uğurlayacağın,
Bir evin olacak.
Sen bu kara şehirden illaki kurtulacaksın…
Sevil Akın Erdoğan
(Tanıtım Bülteninden)