Kontesin Oğlu
Kendini kendi gibi olmayanda bulduğunda gelinir sona yahut başlar yol…
Minik patileriyle hayata tutunmaya çalışan Kontesin Oğlu Duman.
Adı kimsesizlik olan yaşam serüvenine eşlik edip, kılavuz olan Bilge Kedi...
Tombul avuçlar arasında şefkati ve sevgiyi bulduğu Suzi…
Ve
İyi ile kötünün iç içe geçtiği kimsesizlik ıssızlığında yollarının kesiştiği Down Sendromlu Lâl Kız…
“Sen farklı olmanın ne demek olduğunu biliyor musun Duman? Bilmiyorsan öğrenme. Hiç güzel bir şey değil! Canın sıkılıyor farklılığın yüzüne çarpılınca diyor Lâl…
Oysa çoğu zaman anlamasak da farklılıkların yalnızlaştırıldığı yerde başlar asıl “yalnızlık”.
Bilge Kedinin dediği gibi; doğa yalnızlığı paylaşır aslında. Yalnızlık üretir aynı zamanda. İnsanı, hayvanı, bitkisi, gecesi, gündüzüyle yalnızlıkları kalabalıklaştırır.
Ve
Gönül heybesinde acılar, hüzünler, pişmanlıklar, keşkeler biriktirenlerin elinden tutar yalnızlık… Sahipsizliğin döşediği kaldırım taşlarında boynu bükük hasrete yol alır… Yalnızlık, ıssızlıkta yol alırken vedalara, zamana yenik düşmeyen sevdalar, usulca sokulduğu özlemin koynunda sırasını bekler hatırlanmak için. Ve bilinmeze çıkılan yolculukta kısa soluklu molalarda çıkar karşına yalnızlıkla tanışık şefkat. Sarıp, sarmalar.
Üşüyen yalnızlık ısınır…
Tam mutluluk göz kırpmaya başlamışken örer ağlarını kader. Gönül heybesindekiler ağırlaşır ve elini bırakmayan yalnızlıkla yeniden düşer yollara.
Sonra bir gün kendini kendi gibi olmayanda bulduğunda gelinir sona yahut başlar yol…
Kimi zaman adı Duman, kimi zaman Lâl olur…
(Tanıtım Bülteninden)
Kendini kendi gibi olmayanda bulduğunda gelinir sona yahut başlar yol…
Minik patileriyle hayata tutunmaya çalışan Kontesin Oğlu Duman.
Adı kimsesizlik olan yaşam serüvenine eşlik edip, kılavuz olan Bilge Kedi...
Tombul avuçlar arasında şefkati ve sevgiyi bulduğu Suzi…
Ve
İyi ile kötünün iç içe geçtiği kimsesizlik ıssızlığında yollarının kesiştiği Down Sendromlu Lâl Kız…
“Sen farklı olmanın ne demek olduğunu biliyor musun Duman? Bilmiyorsan öğrenme. Hiç güzel bir şey değil! Canın sıkılıyor farklılığın yüzüne çarpılınca diyor Lâl…
Oysa çoğu zaman anlamasak da farklılıkların yalnızlaştırıldığı yerde başlar asıl “yalnızlık”.
Bilge Kedinin dediği gibi; doğa yalnızlığı paylaşır aslında. Yalnızlık üretir aynı zamanda. İnsanı, hayvanı, bitkisi, gecesi, gündüzüyle yalnızlıkları kalabalıklaştırır.
Ve
Gönül heybesinde acılar, hüzünler, pişmanlıklar, keşkeler biriktirenlerin elinden tutar yalnızlık… Sahipsizliğin döşediği kaldırım taşlarında boynu bükük hasrete yol alır… Yalnızlık, ıssızlıkta yol alırken vedalara, zamana yenik düşmeyen sevdalar, usulca sokulduğu özlemin koynunda sırasını bekler hatırlanmak için. Ve bilinmeze çıkılan yolculukta kısa soluklu molalarda çıkar karşına yalnızlıkla tanışık şefkat. Sarıp, sarmalar.
Üşüyen yalnızlık ısınır…
Tam mutluluk göz kırpmaya başlamışken örer ağlarını kader. Gönül heybesindekiler ağırlaşır ve elini bırakmayan yalnızlıkla yeniden düşer yollara.
Sonra bir gün kendini kendi gibi olmayanda bulduğunda gelinir sona yahut başlar yol…
Kimi zaman adı Duman, kimi zaman Lâl olur…
(Tanıtım Bülteninden)