İnsana Dair Her Şey
Ah sevgili dostum, bir gün uyandım ve kendimi 45 yaşında buldum! Evet, evet,
Türkiye ortalamasına göre insanoğlu tam 75 yaşına kadar yaşıyormuş. Ama biliyor musun, bu ömrün en az 1/3'ünü uyuyarak geçiriyormuşuz? Yani en az 25 yılını! Düşünsene, 75 yıllık bir ömürde 25 yıl uykuda geçiyor. Sanki hayatımızın üçte biri rüyalar aleminde akıp gidiyor.
Geçen gün, bir bardak oda sıcaklığındaki su gördüm. Acaba bu su sıcak mı, yoksa soğuk mu diye düşündüm. Ama sonra fark ettim ki, bunu belirleyen tek şey, onu
ellemeden önce nereden geldiğimdir. Eğer sıcaktan gelmişsem, o su bana soğuk
gelecektir. Ama soğuktan gelmişsem, aynı su bana sıcak gelecektir. İşte hayat da böyle, sevgili dostum. Algılarımız, deneyimlerimiz, beklentilerimiz, hepsi gerçekliği
şekillendiriyor.
Ah sevgili dostum, yukarıdaki soruların cevabı da yoktur ya da herkes için farklı farklı ama hiçbir zaman doğruluğu olmayan cevaplar veya değişkenlik gösteren cevaplardır. Örneğin; mutluluğun sırrı bugün için neyse yarın bambaşka bir şey olabiliyor, benim için ne ise mutluluğun sırrı belli ve değişmiyor dersem ben de yanılıyor olabilirim.
Değişen dünyada nelerin değiştiğine bir bakalım, sevgili dostum: Hatırlıyor musun, eskiden daire derdik, şimdi rezidans oldu. Komşum da site sakini oldu artık. Geçen gün, 40 yıllık kahvecimiz Starbucks olmuş. Sohbetler cep telefonunda oluyor,
arkadaşlık sosyal medyada. Adamlık sakal bırakmakla ölçülüyor. Aşklar tek gecelik ve çıkara dayalı, sevdalar reklam yayını gibi. Kalite iPhone'da, ruh hastaları YouTuber oldu. Sanatçı yok oldu, yeşiller beton oldu. Çocuklar gelin, kadınlar, erkekler namussuz. Kanunlar işlenmez, güven-saygı-bağlılık ve sadakat sıfır. Mutluluk ise yok oldu.
Sahi gülüm, bize ne oldu acaba?... Değişen dünyada biz nereye gidiyoruz?
Geçen gün, yine bir falcıya gittim. Ona sordum: "Ey bilge falcı, bu değişen dünyada biz nereye gidiyoruz? Acaba hayatımızın anlamı nedir? Mutluluğun sırrı nedir?" Falcı bana baktı ve gülümsedi: "Ah sevgili dostum, bunların cevabını kim bilebilir ki?
Herkes için farklı olabilir. Ama şunu söyleyebilirim, hayatın anlamını sen kendin
bulmalısın. Mutluluğun sırrı da senin için ne ise odur. Değişen dünyada sen de
değişebilir, ama özünde kalan şeylere sarılmalısın."
Falcının sözleri beni düşündürdü, sevgili dostum. Acaba ben de değişen dünyada kendimi kaybetmiş miyim? Belki de hayatın anlamını ve mutluluğun sırrını yeniden keşfetme zamanı gelmiştir. Ne dersin, birlikte yola çıkalım mı?
Ah sevgili dostum, bir gün uyandım ve kendimi 45 yaşında buldum! Evet, evet,
Türkiye ortalamasına göre insanoğlu tam 75 yaşına kadar yaşıyormuş. Ama biliyor musun, bu ömrün en az 1/3'ünü uyuyarak geçiriyormuşuz? Yani en az 25 yılını! Düşünsene, 75 yıllık bir ömürde 25 yıl uykuda geçiyor. Sanki hayatımızın üçte biri rüyalar aleminde akıp gidiyor.
Geçen gün, bir bardak oda sıcaklığındaki su gördüm. Acaba bu su sıcak mı, yoksa soğuk mu diye düşündüm. Ama sonra fark ettim ki, bunu belirleyen tek şey, onu
ellemeden önce nereden geldiğimdir. Eğer sıcaktan gelmişsem, o su bana soğuk
gelecektir. Ama soğuktan gelmişsem, aynı su bana sıcak gelecektir. İşte hayat da böyle, sevgili dostum. Algılarımız, deneyimlerimiz, beklentilerimiz, hepsi gerçekliği
şekillendiriyor.
Ah sevgili dostum, yukarıdaki soruların cevabı da yoktur ya da herkes için farklı farklı ama hiçbir zaman doğruluğu olmayan cevaplar veya değişkenlik gösteren cevaplardır. Örneğin; mutluluğun sırrı bugün için neyse yarın bambaşka bir şey olabiliyor, benim için ne ise mutluluğun sırrı belli ve değişmiyor dersem ben de yanılıyor olabilirim.
Değişen dünyada nelerin değiştiğine bir bakalım, sevgili dostum: Hatırlıyor musun, eskiden daire derdik, şimdi rezidans oldu. Komşum da site sakini oldu artık. Geçen gün, 40 yıllık kahvecimiz Starbucks olmuş. Sohbetler cep telefonunda oluyor,
arkadaşlık sosyal medyada. Adamlık sakal bırakmakla ölçülüyor. Aşklar tek gecelik ve çıkara dayalı, sevdalar reklam yayını gibi. Kalite iPhone'da, ruh hastaları YouTuber oldu. Sanatçı yok oldu, yeşiller beton oldu. Çocuklar gelin, kadınlar, erkekler namussuz. Kanunlar işlenmez, güven-saygı-bağlılık ve sadakat sıfır. Mutluluk ise yok oldu.
Sahi gülüm, bize ne oldu acaba?... Değişen dünyada biz nereye gidiyoruz?
Geçen gün, yine bir falcıya gittim. Ona sordum: "Ey bilge falcı, bu değişen dünyada biz nereye gidiyoruz? Acaba hayatımızın anlamı nedir? Mutluluğun sırrı nedir?" Falcı bana baktı ve gülümsedi: "Ah sevgili dostum, bunların cevabını kim bilebilir ki?
Herkes için farklı olabilir. Ama şunu söyleyebilirim, hayatın anlamını sen kendin
bulmalısın. Mutluluğun sırrı da senin için ne ise odur. Değişen dünyada sen de
değişebilir, ama özünde kalan şeylere sarılmalısın."
Falcının sözleri beni düşündürdü, sevgili dostum. Acaba ben de değişen dünyada kendimi kaybetmiş miyim? Belki de hayatın anlamını ve mutluluğun sırrını yeniden keşfetme zamanı gelmiştir. Ne dersin, birlikte yola çıkalım mı?