Hatıralarımdaki Dr. Hayreddin Bulut
“Değerli Okurlarım:
Rahmet-i Rahman'a uğurladığımız eşim Dr. Hayreddin Bulut hatırasına kitap yazacağımı ne hayal eder ne de isterdim. Takdir
böyleymiş, keşke hatıralarımızı berhayat iken yazabilsek, paylaşabilsek. Şu geçen zaman içinde gözyaşlarım gözlerime perde oldu, etrafı hep buğulu gördüm. Günlerimi acı ilaç gibi buruk buruk yuttum. Elimi uzattım kimseyi bulamadım, buz dağından fışkıran volkan misaliydi içim. “Ne çare, takdir-i İlahi,” dedim teslim oldum. Her rahmete layık rahmetlim, hatırat okumayı çok sever, tecrübelerden, hayat hikâyelerinden zevk alırdı. Gel zaman git zaman, sıra kendisine geldi. Ne büyük tevafuktu, gönlüm mahzun, yaşım ilerlemiş olsa da yetim kalma kırgınlığıyla canım babacığım Âkif-i Sâni Ali Ulvi KURUCU'nun hatıratını yazmak eşimin desteğiyle bana nasip olmuştu ve on dokuz sene sonra tarih tekerrür etti. Kaderimle, kederimle, param parça olmuş halimle, yalnızlığın verdiği ölümcül sessizlikle ahbap olma çabasıyla, acısıyla tatlısıyla birlikte yaşadığımız hayatı kaleme alarak, sizinle paylaşmak istedim.
Hatırladığım ve toparlayabildiğim kadar, yarama el dokundurdum ve kalp atışlarıma söz geçirebildiğim kadar sizlere anlattım. Ne derece muvaffak oldum bilemem. Tercih sizin olacak, fazla beklentiniz olmasın.
Sayfalar arasına serpiştirilmiş bölümlerde, bedenen bizden ayrılan ama ruhen hep yanımızda olan, serüvenimizin kahramanının çocukluğunu geçirdiği şirin, güzeller güzeli köyünü, talebeliğini, çalışma hayatını, Almanya, Medine günlerini bulacaksınız. Hayatın gerçeklerini, ölümsüz hatıraları, ebediyete uzanan arkadaşlıkları, yakın uzak diyarlara gezilerimizi, sabrınıza sığınarak sizlerle paylaşıyorum.”
Sara Kurucu Bulut
(Tanıtım Bülteninden)
“Değerli Okurlarım:
Rahmet-i Rahman'a uğurladığımız eşim Dr. Hayreddin Bulut hatırasına kitap yazacağımı ne hayal eder ne de isterdim. Takdir
böyleymiş, keşke hatıralarımızı berhayat iken yazabilsek, paylaşabilsek. Şu geçen zaman içinde gözyaşlarım gözlerime perde oldu, etrafı hep buğulu gördüm. Günlerimi acı ilaç gibi buruk buruk yuttum. Elimi uzattım kimseyi bulamadım, buz dağından fışkıran volkan misaliydi içim. “Ne çare, takdir-i İlahi,” dedim teslim oldum. Her rahmete layık rahmetlim, hatırat okumayı çok sever, tecrübelerden, hayat hikâyelerinden zevk alırdı. Gel zaman git zaman, sıra kendisine geldi. Ne büyük tevafuktu, gönlüm mahzun, yaşım ilerlemiş olsa da yetim kalma kırgınlığıyla canım babacığım Âkif-i Sâni Ali Ulvi KURUCU'nun hatıratını yazmak eşimin desteğiyle bana nasip olmuştu ve on dokuz sene sonra tarih tekerrür etti. Kaderimle, kederimle, param parça olmuş halimle, yalnızlığın verdiği ölümcül sessizlikle ahbap olma çabasıyla, acısıyla tatlısıyla birlikte yaşadığımız hayatı kaleme alarak, sizinle paylaşmak istedim.
Hatırladığım ve toparlayabildiğim kadar, yarama el dokundurdum ve kalp atışlarıma söz geçirebildiğim kadar sizlere anlattım. Ne derece muvaffak oldum bilemem. Tercih sizin olacak, fazla beklentiniz olmasın.
Sayfalar arasına serpiştirilmiş bölümlerde, bedenen bizden ayrılan ama ruhen hep yanımızda olan, serüvenimizin kahramanının çocukluğunu geçirdiği şirin, güzeller güzeli köyünü, talebeliğini, çalışma hayatını, Almanya, Medine günlerini bulacaksınız. Hayatın gerçeklerini, ölümsüz hatıraları, ebediyete uzanan arkadaşlıkları, yakın uzak diyarlara gezilerimizi, sabrınıza sığınarak sizlerle paylaşıyorum.”
Sara Kurucu Bulut
(Tanıtım Bülteninden)