Soğuktu ve Kar Yağıyordu Sadık Arslan

Soğuktu ve Kar Yağıyordu

Benim leylağım, gözümün önünde soluyor ve ben anılara sığınıp onun çaresizliğini seyretmekten başka bir şey yapamıyordum. İnce ince kar yağıyordu Ankara'ya. Sanki kar, bütün kötülükleri ve karanlıkları beyaza dönüştürmeye...
Kargo Ücreti: 75,00 TL
indirimli
84,00TL
Havale/EFT ile: 82,32TL
9786052492451
937154
Soğuktu ve Kar Yağıyordu
Soğuktu ve Kar Yağıyordu
84.00

Benim leylağım, gözümün önünde soluyor ve ben anılara sığınıp onun çaresizliğini seyretmekten başka bir şey yapamıyordum. İnce ince kar yağıyordu Ankara'ya. Sanki kar, bütün kötülükleri ve karanlıkları beyaza dönüştürmeye çalışıyor da Ankara direniyordu buna. “Kar değil, kül yağıyordu. Kül aşağıya inerken kan rengine bürünüyor, yere düşünce de kar oluyordu.” dedi Gülseren. Belli ki yine rüya görüyordu.

Doktor: “Bu aşamada bunlar olur.” demişti. Ameliyat sonrası böbrek biyopsisi geldiğinde Doktor, “Renal hücreli karsinom.” dediğinde bir şey anlamamış: “Yani?” demiştim.
“Hocam, çaresiz hastalık, kanser, hem de en kötüsü!” demişti.
Gülseren, iyileşeceğini sanıyordu, ama kâbusları öyle demiyordu. Birden uyandı: “Kar yağıyor Ankara'ya şimdi çok üşüyor mudur kuşlar?”
“Neden böyle söyledin?” dedim.
“Bilmem” dedi. “Ben çok üşüyorum ama onlar özgür, bütün gökyüzü onların, benim için gökyüzü bitti.” Sonra: “Ahmet, gökyüzü biterse kuşlar nereye gider?”
“Bilmem, ölür herhalde” diyebildim.
“İşte ben öyleyim şimdi biliyor musun? Kara gözlülerime, doyamadan gideceğim. Bir ışık, bir rüzgâr yok, her taraf koyu karanlık…”

Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786052492451
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
120
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-01
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategoriler:

Benim leylağım, gözümün önünde soluyor ve ben anılara sığınıp onun çaresizliğini seyretmekten başka bir şey yapamıyordum. İnce ince kar yağıyordu Ankara'ya. Sanki kar, bütün kötülükleri ve karanlıkları beyaza dönüştürmeye çalışıyor da Ankara direniyordu buna. “Kar değil, kül yağıyordu. Kül aşağıya inerken kan rengine bürünüyor, yere düşünce de kar oluyordu.” dedi Gülseren. Belli ki yine rüya görüyordu.

Doktor: “Bu aşamada bunlar olur.” demişti. Ameliyat sonrası böbrek biyopsisi geldiğinde Doktor, “Renal hücreli karsinom.” dediğinde bir şey anlamamış: “Yani?” demiştim.
“Hocam, çaresiz hastalık, kanser, hem de en kötüsü!” demişti.
Gülseren, iyileşeceğini sanıyordu, ama kâbusları öyle demiyordu. Birden uyandı: “Kar yağıyor Ankara'ya şimdi çok üşüyor mudur kuşlar?”
“Neden böyle söyledin?” dedim.
“Bilmem” dedi. “Ben çok üşüyorum ama onlar özgür, bütün gökyüzü onların, benim için gökyüzü bitti.” Sonra: “Ahmet, gökyüzü biterse kuşlar nereye gider?”
“Bilmem, ölür herhalde” diyebildim.
“İşte ben öyleyim şimdi biliyor musun? Kara gözlülerime, doyamadan gideceğim. Bir ışık, bir rüzgâr yok, her taraf koyu karanlık…”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat