Sultan 3. Mustafa ve 1. Abdulhamit Şaban Çibir

Sultan 3. Mustafa ve 1. Abdulhamit Yüreğe Düşen Ateş - Cihangir

Osmanlı hükümdarları zaman zaman memleketin dâhili vaziyetini bizzat teftiş ve kontrol için tebdil-i kıyafetle halk arasına karışırlardı. Sultan 4. Murad ile 3. Mustafa Hanların sıkça tebdil gezdiklerini tarihler kaydederler.Sultan...
Stokta var
Kargo Ücreti: 75,00 TL
indirimli
65,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 8,52TL
Havale/EFT ile: 63,70TL
9786059121736
856767
Sultan 3. Mustafa ve 1. Abdulhamit
Sultan 3. Mustafa ve 1. Abdulhamit Yüreğe Düşen Ateş - Cihangir
65.00

Osmanlı hükümdarları zaman zaman memleketin dâhili vaziyetini bizzat teftiş ve kontrol için tebdil-i kıyafetle halk arasına karışırlardı. Sultan 4. Murad ile 3. Mustafa Hanların sıkça tebdil gezdiklerini tarihler kaydederler.

Sultan Mustafa Han bir bahar günü derviş kıyafetiyle çarşıyı pazarı dolaşmış ve yorgunluk gidermek üzere kırlara doğru yürümeye başlamış. Samatya taraflarında bir tepecik üzerinde oturmuş dinlenirken, musahibi Nakşi'nin taşıdığı dürbünü isteyip bir müddet çevreyi temaşa etmiş. Meğer uzaklarda bir kadınla bir erkeğin sarılıp öpüştüklerini görmesin mi! Nakşi'ye seslenmiş:

-Derhal git! Şu karşıdakiler kimlerdir, öğren gel!

Nakşi emri yerine getirip nefes nefese dönmüş ve:

-Efendimiz, demiş, bunlar hayli zamandır birbirlerini görmeyen iki kardeş imişler. Oracıkta rastlayınca dayanamayıp sarmaş dolaş olmuşlar. Zat-ı şahaneye de arz-ı ihlas eylediler.

Padişah gülmüş:

-Nakşi! Yalan söyledin amma, zararı yok; bir yalanla iki kelleyi birden kurtardın, demiş.

Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786059121736
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
144
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-08
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

Osmanlı hükümdarları zaman zaman memleketin dâhili vaziyetini bizzat teftiş ve kontrol için tebdil-i kıyafetle halk arasına karışırlardı. Sultan 4. Murad ile 3. Mustafa Hanların sıkça tebdil gezdiklerini tarihler kaydederler.

Sultan Mustafa Han bir bahar günü derviş kıyafetiyle çarşıyı pazarı dolaşmış ve yorgunluk gidermek üzere kırlara doğru yürümeye başlamış. Samatya taraflarında bir tepecik üzerinde oturmuş dinlenirken, musahibi Nakşi'nin taşıdığı dürbünü isteyip bir müddet çevreyi temaşa etmiş. Meğer uzaklarda bir kadınla bir erkeğin sarılıp öpüştüklerini görmesin mi! Nakşi'ye seslenmiş:

-Derhal git! Şu karşıdakiler kimlerdir, öğren gel!

Nakşi emri yerine getirip nefes nefese dönmüş ve:

-Efendimiz, demiş, bunlar hayli zamandır birbirlerini görmeyen iki kardeş imişler. Oracıkta rastlayınca dayanamayıp sarmaş dolaş olmuşlar. Zat-ı şahaneye de arz-ı ihlas eylediler.

Padişah gülmüş:

-Nakşi! Yalan söyledin amma, zararı yok; bir yalanla iki kelleyi birden kurtardın, demiş.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat