Kınalı Parmakların Büyüsü Ramazan Yılmaz

Kınalı Parmakların Büyüsü

Sıtkı çok düşünceliydi, neresinden baksa hayra yoramıyordu yaşadıklarını ama kendince bir haklılık payı çıkardı olanlardan, “Benim babam, okuma yazmanın önemini kavrayamadı; iki inek, bir eşek önümde, beni dağda bayırda, ovada...
Stokta var
Kargo Ücreti: 75,00 TL
indirimli
57,20TL
Taksitli fiyat: 9 x 7,50TL
Havale/EFT ile: 56,06TL
9786257681025
1117080
Kınalı Parmakların Büyüsü
Kınalı Parmakların Büyüsü
57.20

Sıtkı çok düşünceliydi, neresinden baksa hayra yoramıyordu yaşadıklarını ama kendince bir haklılık payı çıkardı olanlardan, “Benim babam, okuma yazmanın önemini kavrayamadı; iki inek, bir eşek önümde, beni dağda bayırda, ovada yazıda dolandırdı durdu ama ben oğlumu sonuna kadar okutacağım. Yükselebildiği kadar yükselsin, okusun, adam olsun. Büyük adam olamazsa bile, hiç değilse arkamdan bir dua okuyacak kadar dini bütün bir evlât olsun. Ben şimdi neyim böyle? Ölsem, mezarda bile toprağım, benim gibi bir kara cahili kucaklamaktan azap içinde kalır!” diyor, olanların sebebini kendinde buluyordu.

Adam, biricik oğlu Naci’yi işte böyle samimi duygularla Yalvaç İmam Hatip Okulunun orta kısmına yazdırdı. Bu ümitle tam iki sene erzak, temiz çamaşır, odun taşıdı kasabadan. Çoğu zaman bir kamyon bile bulunmazdı da; yağmurlu, karlı soğuk kış günlerinde at sırtında, bazen eşekle Yalvaç yollarına düşerdi. Sırtında heybesiyle, Yalvaç caddelerinde tipik bir yerli halk imajı çizerdi...

Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786257681025
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
227
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2023-12
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategoriler:

Sıtkı çok düşünceliydi, neresinden baksa hayra yoramıyordu yaşadıklarını ama kendince bir haklılık payı çıkardı olanlardan, “Benim babam, okuma yazmanın önemini kavrayamadı; iki inek, bir eşek önümde, beni dağda bayırda, ovada yazıda dolandırdı durdu ama ben oğlumu sonuna kadar okutacağım. Yükselebildiği kadar yükselsin, okusun, adam olsun. Büyük adam olamazsa bile, hiç değilse arkamdan bir dua okuyacak kadar dini bütün bir evlât olsun. Ben şimdi neyim böyle? Ölsem, mezarda bile toprağım, benim gibi bir kara cahili kucaklamaktan azap içinde kalır!” diyor, olanların sebebini kendinde buluyordu.

Adam, biricik oğlu Naci’yi işte böyle samimi duygularla Yalvaç İmam Hatip Okulunun orta kısmına yazdırdı. Bu ümitle tam iki sene erzak, temiz çamaşır, odun taşıdı kasabadan. Çoğu zaman bir kamyon bile bulunmazdı da; yağmurlu, karlı soğuk kış günlerinde at sırtında, bazen eşekle Yalvaç yollarına düşerdi. Sırtında heybesiyle, Yalvaç caddelerinde tipik bir yerli halk imajı çizerdi...

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat