Yeni
İslam Kelamında Kader Ömer Aydın

İslam Kelamında Kader

Kur’ân, insanı irâdeli ve hür bir fâil olarak kabul etmiştir. Buna uygun olarak cebrî anlayışları reddetmiş ve kınamıştır. Bununla beraber Kur’ân, bütün olayların önceden belirlenmesi anlamında bir “kader” anlayışını da...
Stokta var
Kargo Ücreti: 75,00 TL
indirimli
94,50TL
Taksitli fiyat: 9 x 12,39TL
Havale/EFT ile: 92,61TL
9786256063716
1344531
İslam Kelamında Kader
İslam Kelamında Kader
94.50

Kur’ân, insanı irâdeli ve hür bir fâil olarak kabul etmiştir. Buna uygun olarak cebrî anlayışları reddetmiş ve kınamıştır. Bununla beraber Kur’ân, bütün olayların önceden belirlenmesi anlamında bir “kader” anlayışını da ihtiva etmektedir. Gerek Kur’ân’da ve gerekse hadislerde, Kelâm ilminde tartışıldığı şekliyle bir kader ve insan fiilleri söz konusu değildir. İlk müslümanlar konuyla ilgili sorularını “kader” olarak soruyorlar ve cevaplarını da bu çerçevede alıyorlardı. Gerçekte Hz. Peygamber döneminde, Kelâm ilminde olduğu şekliyle fırkalara ve ekollere ayrılmaya yol açacak teorik bir tartışmanın vaki olduğu kaydedilmemiştir. Bu durumun hulefâ-i râşidîn dönemine hâkim olduğu görülür. Kelâm ilminin en temel konularından biri olan kader meselesi, zamanla insanın fiillerinde özgür irâde sahibi olup olmadığına evrilmiştir. Özellikle İslâm tarihinin çok erken döneminde (hicrî birinci yüzyılda) bu mesele hakkında birbirine zıt olan Cebriyye ve Kaderiyye ekolleri çıkmış, birisi insanın zorunluluk altında bulunduğunu iddia ederken, bunun karşısında yer alan Kaderiyye kaderi tamamen inkâr etme yoluna gitmiştir. Bütün itikâdî tartışmalarda olduğu gibi, kader ve insan fiilleri meselesinde de Ehl-i Sünnet, ifrât ve tefrîti temsil eden bu iki ekol arasında itidâl yolunu benimsemiştir.

Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786256063716
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
130
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-12
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur

Kur’ân, insanı irâdeli ve hür bir fâil olarak kabul etmiştir. Buna uygun olarak cebrî anlayışları reddetmiş ve kınamıştır. Bununla beraber Kur’ân, bütün olayların önceden belirlenmesi anlamında bir “kader” anlayışını da ihtiva etmektedir. Gerek Kur’ân’da ve gerekse hadislerde, Kelâm ilminde tartışıldığı şekliyle bir kader ve insan fiilleri söz konusu değildir. İlk müslümanlar konuyla ilgili sorularını “kader” olarak soruyorlar ve cevaplarını da bu çerçevede alıyorlardı. Gerçekte Hz. Peygamber döneminde, Kelâm ilminde olduğu şekliyle fırkalara ve ekollere ayrılmaya yol açacak teorik bir tartışmanın vaki olduğu kaydedilmemiştir. Bu durumun hulefâ-i râşidîn dönemine hâkim olduğu görülür. Kelâm ilminin en temel konularından biri olan kader meselesi, zamanla insanın fiillerinde özgür irâde sahibi olup olmadığına evrilmiştir. Özellikle İslâm tarihinin çok erken döneminde (hicrî birinci yüzyılda) bu mesele hakkında birbirine zıt olan Cebriyye ve Kaderiyye ekolleri çıkmış, birisi insanın zorunluluk altında bulunduğunu iddia ederken, bunun karşısında yer alan Kaderiyye kaderi tamamen inkâr etme yoluna gitmiştir. Bütün itikâdî tartışmalarda olduğu gibi, kader ve insan fiilleri meselesinde de Ehl-i Sünnet, ifrât ve tefrîti temsil eden bu iki ekol arasında itidâl yolunu benimsemiştir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat