Denize Doğru
Denize Doğru'da aile parçaları, kırıklar sadelik maharetiyle ayıklanıyor. Tasnif yönteminin odağında vicdan ve merhamet serili. Nazlı Kırcı anlatıcı olarak taraf tutmuyor, bir gözlemevinden bakıyor kahramanlarına; kahramanlarının neden sustuklarını, beyhude konuşma çabalarına giriştiklerini biliyor. Hevesi kursağında kalmışların, hayalleri tamamına ermemişlerin hikâyelerini anlatıyor.
Nazlı Kırcı, ilk öykü kitabı Denize Doğru'da, bir çocuk belleğini diri tutarak bugüne, erişkinliğe varıyor.
"Ölenler gerçekten bizi cennette mi bekliyor?" Kadının dudağının kenarındaki gülümseme silindi, çenesi titredi. Sorunun cevabını arar gibi bakışlarını üstündeki örtüye yöneltti. "Galiba," dedi sonunda.
"Nereden biliyorsunuz?"
"Anlamadım."
"Öyle olduğunu nereden biliyorsunuz?"
"Bilmiyorum," dedi kadın. Yüzünü buruşturup elindeki mendilden parçalar kopardı. "Öyle olmasını istiyorum." Elindeki tabağı kadına uzattı Melike. "Peki, ya hayvanlar?"
"Hayvanlar mı?"
"Onlar da bizi cennette bekliyor olacak mı," dedi. Yatağın kenarına oturup camdan dışarı baktı. "Bu serçeler nereye gidecek?"
(Tanıtım Bülteninden)
Denize Doğru'da aile parçaları, kırıklar sadelik maharetiyle ayıklanıyor. Tasnif yönteminin odağında vicdan ve merhamet serili. Nazlı Kırcı anlatıcı olarak taraf tutmuyor, bir gözlemevinden bakıyor kahramanlarına; kahramanlarının neden sustuklarını, beyhude konuşma çabalarına giriştiklerini biliyor. Hevesi kursağında kalmışların, hayalleri tamamına ermemişlerin hikâyelerini anlatıyor.
Nazlı Kırcı, ilk öykü kitabı Denize Doğru'da, bir çocuk belleğini diri tutarak bugüne, erişkinliğe varıyor.
"Ölenler gerçekten bizi cennette mi bekliyor?" Kadının dudağının kenarındaki gülümseme silindi, çenesi titredi. Sorunun cevabını arar gibi bakışlarını üstündeki örtüye yöneltti. "Galiba," dedi sonunda.
"Nereden biliyorsunuz?"
"Anlamadım."
"Öyle olduğunu nereden biliyorsunuz?"
"Bilmiyorum," dedi kadın. Yüzünü buruşturup elindeki mendilden parçalar kopardı. "Öyle olmasını istiyorum." Elindeki tabağı kadına uzattı Melike. "Peki, ya hayvanlar?"
"Hayvanlar mı?"
"Onlar da bizi cennette bekliyor olacak mı," dedi. Yatağın kenarına oturup camdan dışarı baktı. "Bu serçeler nereye gidecek?"
(Tanıtım Bülteninden)