Bi'şey Sölicem Ama Gülmek Yok
Sokakta yürürken bir televizyon muhabiri size pat diye mikrofon uzatıp “En son ne zaman delirdiniz? Ağladınız? Sevindiniz? Merhamet duydunuz? Şımardınız? Âşık oldunuz? Acıdınız? Sinirlendiniz? Gözünüzden yaş gelene kadar güldünüz?” diye sorarsa, bu soruların cümlesine birden “Mine Sota'nın B' Şey Söylicem Ama Gülmek Yok" kitabını okuduğumda.” diye cevap verebilirsiniz. Bir ömrü bir güne sığdıran bir kelebek gibi, hayattan hayata konan bu kitap size, "Aman kuyruklarda yandan kaynak yapmayalım, turistlere iyi davranalım, vergimizi de ödeyelim…” dışındaki iyilikleri de hatırlatacak, hatırlatmakla da kalmayıp içinizde, herkese merhamet etmek, yamuk yaptıklarımızdan özür dilemek, efendime söyleyeyim sokağa fırlayıp çevrede dolaşan insanları “Hepinizi çook seviyorum, canlarım benim!” diye sımsıkı kucaklayıp çay ısmarlamak, ağaçlara tırmanıp erik toplamak, ıslık çalarak su birikintilerinde zıplamak gibi istekler de doğuracaktır. Herkesin şikâyet edip kimsenin ayrılamadığı şu canına yandımının dünyasının kaç bucak olduğunu, bilimsel olarak değil milimsel olarak açıklayan bu kitabı okuyup cümle dertlerinizin üzerine üfleyin gitsin. Stresle sıkılmış tüm vidalarınız gevşesin, çocukluğunuz içinizden size bakıp muzipçe gülümsesin, sizi gören herkes “Yok yok, sen de bir haller vaaarr!” desin, üzüntü, tasa, içinizi sıkan ne varsa bitsin… Keyifli keyifli okumalar, okudukça kıkır kıkır gülmeler, güldükçe güzelleşmeler… Hadi bakalım.
(Tanıtım Bülteninden)
Sokakta yürürken bir televizyon muhabiri size pat diye mikrofon uzatıp “En son ne zaman delirdiniz? Ağladınız? Sevindiniz? Merhamet duydunuz? Şımardınız? Âşık oldunuz? Acıdınız? Sinirlendiniz? Gözünüzden yaş gelene kadar güldünüz?” diye sorarsa, bu soruların cümlesine birden “Mine Sota'nın B' Şey Söylicem Ama Gülmek Yok" kitabını okuduğumda.” diye cevap verebilirsiniz. Bir ömrü bir güne sığdıran bir kelebek gibi, hayattan hayata konan bu kitap size, "Aman kuyruklarda yandan kaynak yapmayalım, turistlere iyi davranalım, vergimizi de ödeyelim…” dışındaki iyilikleri de hatırlatacak, hatırlatmakla da kalmayıp içinizde, herkese merhamet etmek, yamuk yaptıklarımızdan özür dilemek, efendime söyleyeyim sokağa fırlayıp çevrede dolaşan insanları “Hepinizi çook seviyorum, canlarım benim!” diye sımsıkı kucaklayıp çay ısmarlamak, ağaçlara tırmanıp erik toplamak, ıslık çalarak su birikintilerinde zıplamak gibi istekler de doğuracaktır. Herkesin şikâyet edip kimsenin ayrılamadığı şu canına yandımının dünyasının kaç bucak olduğunu, bilimsel olarak değil milimsel olarak açıklayan bu kitabı okuyup cümle dertlerinizin üzerine üfleyin gitsin. Stresle sıkılmış tüm vidalarınız gevşesin, çocukluğunuz içinizden size bakıp muzipçe gülümsesin, sizi gören herkes “Yok yok, sen de bir haller vaaarr!” desin, üzüntü, tasa, içinizi sıkan ne varsa bitsin… Keyifli keyifli okumalar, okudukça kıkır kıkır gülmeler, güldükçe güzelleşmeler… Hadi bakalım.
(Tanıtım Bülteninden)