Beş Terim Şirk Nifak İrtidat Bidat Günah Şirk-Nifak-İrtidat-Bidat-Günah
Hayâtın anlamlandırılmasında vahyin hesâba katılmadığı siyâsal ortamlarda yaşayan Müslümanlar küfrün kuşatması altındadır. Bu kuşatmayı yararak tevhîdî düşüncede ve amelde istikâmet üzere kalabilmek; hayâtı îmân üzere sonlandırabilmek ideal olandır. Kur'ân-ı Kerîm ve sünnet-i Rasûlillâh Müslümanca yaşamayı ve Müslümanca ölmeyi tavsiye etmiştir. Bu durumun gerçekleşmesi için evvelâ mârifetullah üzerinde yoğunlaşıp sahîh bir îmâna ermek sonra da İslâm'ı bütün boyutlarıyla ihsan hâlinde yaşamak gerekir.
Ma'rifetullah bilinci üst seviyede olan kimseler kendilerini küfür, şirk, zulüm, fısk, bid'at ve nifâka karşı korudukları gibi irtidâd suçunu da kesinlikle işlemezler. Çünkü irtidât, geçmişteki sâlih amelleri de yok eden en büyük suçtur. İnsanlar farkında olmadan da böyle bir harâma ve sapkınlığa düşebilirler. Özellikle de ideolojiler çağında bu suçun işlenmesi kuvvetle muhtemeldir. "Fitne döneminde insanların sabahtan akşama, akşamdan sabaha küfre düşebileceklerine" dikkat çeken Rasûlullah (s.a.v.), bu kötü netîceden ancak "Allâh'ın (c.c.) kalplerini ilimle ihyâ ettiği insanların kurtulabileceğini" müjdelemiştir. Bu durumda Müslümanlara düşen görev Kur'ân-Sünnet okumalarına devâm edip öğrendikleri doğrularla hayatlarına anlam vermektir. Îmânını ibâdetlerle beslemek ve hiçbir kâfiri velî edinmeden hayâtına anlam vermek de îmânın en büyük koruyucularıdır.
Herkes Kur'ân-Sünnet okumalarında aynı derecede yoğunlaşamaz kaygısıyla; yeterince okuyamayanlar hiç olmazsa Kur'ân ve sünnetten tarayıp aldıklarımızdan faydalansınlar diye, çok önemli bulduğumuz beş terimi bir araya getirdik. Zîrâ bu terimler îmâna da taalluk eden terimlerdir. Netîcede insanların hidâyetine vesîle olur veya onların istikâmetini korur umûdu ile kişiyi şirk, nifak, irtidâd, bid'at ve büyük günah çıkmazından uzak tutabilmek amacıyla beş temel kavramı kaynaklardan; Kur'ân ve sünnetten mülhem temel İslâm bilimlerinin külliyâtından araştırarak kitaplaştırdık. Çünkü kavramlar insanların zihin dilleridir. Bu dili vahiy inşâ etmiştir. Vahiy döneminden sonra bu dili inşâ etme ve korumada Rabbânî ulemâya büyük görevler düşmektedir. Kavramlara ne kadar vahiy merkezli anlamlar verilebilirse, insanlar da düşünce kirliliğinden o denli korunmuş olurlar. Zihinleri kirlenmiş ve ahlâken çökmüş kişilerle yeni bir Medîne ve medeniyet kurmak imkânsızdır.
(Tanıtım Bülteninden)
Hayâtın anlamlandırılmasında vahyin hesâba katılmadığı siyâsal ortamlarda yaşayan Müslümanlar küfrün kuşatması altındadır. Bu kuşatmayı yararak tevhîdî düşüncede ve amelde istikâmet üzere kalabilmek; hayâtı îmân üzere sonlandırabilmek ideal olandır. Kur'ân-ı Kerîm ve sünnet-i Rasûlillâh Müslümanca yaşamayı ve Müslümanca ölmeyi tavsiye etmiştir. Bu durumun gerçekleşmesi için evvelâ mârifetullah üzerinde yoğunlaşıp sahîh bir îmâna ermek sonra da İslâm'ı bütün boyutlarıyla ihsan hâlinde yaşamak gerekir.
Ma'rifetullah bilinci üst seviyede olan kimseler kendilerini küfür, şirk, zulüm, fısk, bid'at ve nifâka karşı korudukları gibi irtidâd suçunu da kesinlikle işlemezler. Çünkü irtidât, geçmişteki sâlih amelleri de yok eden en büyük suçtur. İnsanlar farkında olmadan da böyle bir harâma ve sapkınlığa düşebilirler. Özellikle de ideolojiler çağında bu suçun işlenmesi kuvvetle muhtemeldir. "Fitne döneminde insanların sabahtan akşama, akşamdan sabaha küfre düşebileceklerine" dikkat çeken Rasûlullah (s.a.v.), bu kötü netîceden ancak "Allâh'ın (c.c.) kalplerini ilimle ihyâ ettiği insanların kurtulabileceğini" müjdelemiştir. Bu durumda Müslümanlara düşen görev Kur'ân-Sünnet okumalarına devâm edip öğrendikleri doğrularla hayatlarına anlam vermektir. Îmânını ibâdetlerle beslemek ve hiçbir kâfiri velî edinmeden hayâtına anlam vermek de îmânın en büyük koruyucularıdır.
Herkes Kur'ân-Sünnet okumalarında aynı derecede yoğunlaşamaz kaygısıyla; yeterince okuyamayanlar hiç olmazsa Kur'ân ve sünnetten tarayıp aldıklarımızdan faydalansınlar diye, çok önemli bulduğumuz beş terimi bir araya getirdik. Zîrâ bu terimler îmâna da taalluk eden terimlerdir. Netîcede insanların hidâyetine vesîle olur veya onların istikâmetini korur umûdu ile kişiyi şirk, nifak, irtidâd, bid'at ve büyük günah çıkmazından uzak tutabilmek amacıyla beş temel kavramı kaynaklardan; Kur'ân ve sünnetten mülhem temel İslâm bilimlerinin külliyâtından araştırarak kitaplaştırdık. Çünkü kavramlar insanların zihin dilleridir. Bu dili vahiy inşâ etmiştir. Vahiy döneminden sonra bu dili inşâ etme ve korumada Rabbânî ulemâya büyük görevler düşmektedir. Kavramlara ne kadar vahiy merkezli anlamlar verilebilirse, insanlar da düşünce kirliliğinden o denli korunmuş olurlar. Zihinleri kirlenmiş ve ahlâken çökmüş kişilerle yeni bir Medîne ve medeniyet kurmak imkânsızdır.
(Tanıtım Bülteninden)