Hallaç - Modern Türk Edebiyatı Klasikleri 48 Leylâ Erbil

Hallaç

“İyice güzel olduğum bi gündü. Yola çıkmadan önce, garın sinek pislikli aynasında bile görmüştüm bunu. Bakılası, konuşulası, ardına düşülesi bi günümdü. Kız birden, dergilerini yanına atıp nereye gittiğimi sordu....
Stokta var
Kargo Ücreti: 75,00 TL
indirimli
74,80TL
Taksitli fiyat: 9 x 9,81TL
Havale/EFT ile: 73,30TL
9786254296826
1281189
Hallaç
Hallaç
74.80

“İyice güzel olduğum bi gündü. Yola çıkmadan önce, garın sinek pislikli aynasında bile görmüştüm bunu. Bakılası, konuşulası, ardına düşülesi bi günümdü. Kız birden, dergilerini yanına atıp nereye gittiğimi sordu. Aldırmayayım, duymazlıktan geleyim de, benim de onu hiç önemsemediğimi anlasın, içerlesin, dedim önce; ama üç dört saat daha bu odacıkta tutsak kalacağım düşünüyle yanıtladım onu. Kendisinin de oraya gittiğini söyledi. Sözden söze geçerek de, annesinden döndüğünü, iki yıldır evli olduğunu, kocasının kırk dokuz numara kundura giydiğini, sevişerek evlendiğini saydı döktü. Ağzını büzerek yarım yarım konuştuğundan, ne dediğini anlayamıyor, hemen hemen her sözünü yeniden söyletiyordum. Bu yüzden, tek konuşmalık süre katmerleniyor, konuları da ilgilendirmediğinden beni, yeniden sıkılmaya başlıyordum. Tüm yolcuların, yolcu olmayanların da, bi annesi, bi kocası-karısı, masası, boyu bosu vardı şüphesiz.”

“İncik Boncuk” adlı öyküden.

Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786254296826
Boyut:
12.5x20.5
Sayfa Sayısı:
112
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-02
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe

“İyice güzel olduğum bi gündü. Yola çıkmadan önce, garın sinek pislikli aynasında bile görmüştüm bunu. Bakılası, konuşulası, ardına düşülesi bi günümdü. Kız birden, dergilerini yanına atıp nereye gittiğimi sordu. Aldırmayayım, duymazlıktan geleyim de, benim de onu hiç önemsemediğimi anlasın, içerlesin, dedim önce; ama üç dört saat daha bu odacıkta tutsak kalacağım düşünüyle yanıtladım onu. Kendisinin de oraya gittiğini söyledi. Sözden söze geçerek de, annesinden döndüğünü, iki yıldır evli olduğunu, kocasının kırk dokuz numara kundura giydiğini, sevişerek evlendiğini saydı döktü. Ağzını büzerek yarım yarım konuştuğundan, ne dediğini anlayamıyor, hemen hemen her sözünü yeniden söyletiyordum. Bu yüzden, tek konuşmalık süre katmerleniyor, konuları da ilgilendirmediğinden beni, yeniden sıkılmaya başlıyordum. Tüm yolcuların, yolcu olmayanların da, bi annesi, bi kocası-karısı, masası, boyu bosu vardı şüphesiz.”

“İncik Boncuk” adlı öyküden.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat