Nakkaşlar Derbendi Kübra Yavuz

Nakkaşlar Derbendi

Bir arzuhâlciyim ben. İstek ve şikâyet yazarım. Hiç tanımadığım insanların bitmek bilmeyen dileklerini ve arzularını. Yazmadan önce dinlerim, dinlerim, dinlerim. Muhatap değil, aracıyım. Ama ben, insanım her şeyden önce. Sızlanmalara...
Stokta var
Kargo Ücreti: 45,00 TL
indirimli
91,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 11,58TL
9786256590144
1291902
Nakkaşlar Derbendi
Nakkaşlar Derbendi
91.00

Bir arzuhâlciyim ben. İstek ve şikâyet yazarım. Hiç tanımadığım insanların bitmek bilmeyen dileklerini ve arzularını. Yazmadan önce dinlerim, dinlerim, dinlerim. Muhatap değil, aracıyım. Ama ben, insanım her şeyden önce. Sızlanmalara ve yakınmalara maruz kulaklarım bin türlü sesle dolu. Bin türlü uğultuyla. Biz buraya sığamıyoruz diyor isyanla beslenmiş, arzuyla yoğrulmuş lavlar. Fokurduyorlar ve kulaklarım çınlıyor. Volkan ne zaman patlayacak? Hazne nasıl boşalacak? Yazarak! Bir arzuhâlciyim ben, istek ve şikâyet yazan. Yazdıkça sönüyor yanardağım. Söndükçe, doluyor. Kübra Yavuz, zaman kavramını usulca aradan kaldıran öykülerle buluşturuyor okurlarını. Dönemler farklı olsa da insanın değişmediğini görüyoruz. Nefertiti'nin gözlerinden arzuhâlciye, ipek tacirlerinden altın elbiseli adama halka halka uzanıyor öyküler. Çocukluk anılarının beslendiği yakın dönemle tarihin gizemli sayfaları arasına kurulan bu derbentte, gördüğümüz manzara bir nakkaşın elinden çıkmış gibi canlı. Tuval ve fırça olmadan bir halıya çiziyor resmi. Boğazda kalan yumru gibi son bir Moğol düğümü atıp gökyüzüne çıkıyor, soluk soluğa. Yükseldikçe, küçülmesi gerektiği hâlde büyüyor kahramanlar. Sade, lezzetli ve şiirsel bir tat kalıyor geride.



(Tanıtım Bülteninden)


Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786256590144
Boyut:
12,5 x 21
Sayfa Sayısı:
108
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
İnce Kapak
Dili:
Türkçe

Bir arzuhâlciyim ben. İstek ve şikâyet yazarım. Hiç tanımadığım insanların bitmek bilmeyen dileklerini ve arzularını. Yazmadan önce dinlerim, dinlerim, dinlerim. Muhatap değil, aracıyım. Ama ben, insanım her şeyden önce. Sızlanmalara ve yakınmalara maruz kulaklarım bin türlü sesle dolu. Bin türlü uğultuyla. Biz buraya sığamıyoruz diyor isyanla beslenmiş, arzuyla yoğrulmuş lavlar. Fokurduyorlar ve kulaklarım çınlıyor. Volkan ne zaman patlayacak? Hazne nasıl boşalacak? Yazarak! Bir arzuhâlciyim ben, istek ve şikâyet yazan. Yazdıkça sönüyor yanardağım. Söndükçe, doluyor. Kübra Yavuz, zaman kavramını usulca aradan kaldıran öykülerle buluşturuyor okurlarını. Dönemler farklı olsa da insanın değişmediğini görüyoruz. Nefertiti'nin gözlerinden arzuhâlciye, ipek tacirlerinden altın elbiseli adama halka halka uzanıyor öyküler. Çocukluk anılarının beslendiği yakın dönemle tarihin gizemli sayfaları arasına kurulan bu derbentte, gördüğümüz manzara bir nakkaşın elinden çıkmış gibi canlı. Tuval ve fırça olmadan bir halıya çiziyor resmi. Boğazda kalan yumru gibi son bir Moğol düğümü atıp gökyüzüne çıkıyor, soluk soluğa. Yükseldikçe, küçülmesi gerektiği hâlde büyüyor kahramanlar. Sade, lezzetli ve şiirsel bir tat kalıyor geride.



(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat