Aşkın Yedi Rengi
“Deniz köpükler içinde' dedi Su yaslanıp omzuma,
başını dudaklarıma uzattı.
Saçlarını, iki kaşının arasını, sonra da ürperen dudaklarını öptüm.
Kabardıkça kabarıyor gibiydi göğsü ve dudakları.
Yüreğim çarpıyor, uğultulu bir mutluluk akıyordu içime Su'dan.
Dönüşte yol boyunca, mavi gölgeli pencerelerin altından geçerken
kar akşamlarının masal sessizliği içindeydik ikimiz de.
Yıllarca kaldı bu ilk öpüş bende, gitmedi.”
İrfan Yalçın bu ilk dönem romanıyla,
taşra bir deniz kentinde yeşeren bir çocukluk sevisinin
naif dünyasından, gerçeğin soğukluğuyla yoğrulmuş
büyük kent yalnızlığına götürüyor okuru.
Hiçbir zaman hümanist bakış açısından sapmadan,
sevgiden ve inceliklerden taviz vermeyen sözcüklerle.
(Tanıtım Bülteninden)
“Deniz köpükler içinde' dedi Su yaslanıp omzuma,
başını dudaklarıma uzattı.
Saçlarını, iki kaşının arasını, sonra da ürperen dudaklarını öptüm.
Kabardıkça kabarıyor gibiydi göğsü ve dudakları.
Yüreğim çarpıyor, uğultulu bir mutluluk akıyordu içime Su'dan.
Dönüşte yol boyunca, mavi gölgeli pencerelerin altından geçerken
kar akşamlarının masal sessizliği içindeydik ikimiz de.
Yıllarca kaldı bu ilk öpüş bende, gitmedi.”
İrfan Yalçın bu ilk dönem romanıyla,
taşra bir deniz kentinde yeşeren bir çocukluk sevisinin
naif dünyasından, gerçeğin soğukluğuyla yoğrulmuş
büyük kent yalnızlığına götürüyor okuru.
Hiçbir zaman hümanist bakış açısından sapmadan,
sevgiden ve inceliklerden taviz vermeyen sözcüklerle.
(Tanıtım Bülteninden)