Bilgelik Okumaları - Kadimden Orta Çağa Kadimden Orta Çağ'a
Sanayi Devrimi'nden bu yana hızı ve yoğunluğu sürekli artan teknoloji; sunduğu kolaylıklarla insan yaşamını fevkalâde kolaylaştırmış olmakla birlikte insanoğlunu özünden ve doğadan koparmış, ilk insandan bu yana her daim var olan ve insanoğlu(nun psikolojik yapısı) için de zarurî bir ihtiyaç olan hayata ve varlık âlemine ilişkin anlam arayışına maalesef cevap verememiştir. Kendisi dışındaki dünyada akılalmaz gelişmeler kaydeden modern insanın iç dünyası ise dış dünyasının aksine ihmâl edilmiş ve yozlaşmış, derinlikten ve yaşamı sağlıklı bir şekilde anlamlandırmaktan da yoksun hâle gelmiştir. Nitekim ABD doğumlu İngiliz şair, oyun yazarı ve edebiyat eleştirmeni Thomas Sternas ELIOT'un (1888-1965) da “Yaşamakla kaybettiğimiz hayat, mâlûmatta kaybettiğimiz bilgi, bilgide kaybettiğimiz bilgelik nerede?” şeklindeki sözleri modern insanın iç dünyasının bu acınası hâline ışık tutar niteliktedir. Cehâletin insanı köleleştiren, bilginin de özgürleştiren niteliğinden hareketle yazar, eski(memiş) bilgelik anlatıları ile modern insanın yaşadığı anlam krizine de cevap aramaktadır. Eser, kimi okuyucularının anlam dünyasında görece de olsa bir farkındalık oluşturabilirse hedefine varmış addedilecektir.
(Tanıtım Bülteninden)
Sanayi Devrimi'nden bu yana hızı ve yoğunluğu sürekli artan teknoloji; sunduğu kolaylıklarla insan yaşamını fevkalâde kolaylaştırmış olmakla birlikte insanoğlunu özünden ve doğadan koparmış, ilk insandan bu yana her daim var olan ve insanoğlu(nun psikolojik yapısı) için de zarurî bir ihtiyaç olan hayata ve varlık âlemine ilişkin anlam arayışına maalesef cevap verememiştir. Kendisi dışındaki dünyada akılalmaz gelişmeler kaydeden modern insanın iç dünyası ise dış dünyasının aksine ihmâl edilmiş ve yozlaşmış, derinlikten ve yaşamı sağlıklı bir şekilde anlamlandırmaktan da yoksun hâle gelmiştir. Nitekim ABD doğumlu İngiliz şair, oyun yazarı ve edebiyat eleştirmeni Thomas Sternas ELIOT'un (1888-1965) da “Yaşamakla kaybettiğimiz hayat, mâlûmatta kaybettiğimiz bilgi, bilgide kaybettiğimiz bilgelik nerede?” şeklindeki sözleri modern insanın iç dünyasının bu acınası hâline ışık tutar niteliktedir. Cehâletin insanı köleleştiren, bilginin de özgürleştiren niteliğinden hareketle yazar, eski(memiş) bilgelik anlatıları ile modern insanın yaşadığı anlam krizine de cevap aramaktadır. Eser, kimi okuyucularının anlam dünyasında görece de olsa bir farkındalık oluşturabilirse hedefine varmış addedilecektir.
(Tanıtım Bülteninden)