Her Şey Nasıl Oldu
Sık sık Bay S. Gururdu da acaba bir komünist mi diye merak ediyorum. Hakkında hep şiir dinletisi düzenlendiğine göre belki de öyleydi. Eğer öyleyse çok yazık olur, feci derecede hoş biri olduğunu düşünüyorum çünkü… Ve henüz S.Gururdu'nun gerçekte kim olduğunu bilmiyorum, okulda onunla ilgili hiçbir şey öğrenmedik. Winnetou gibi cesur bir Kızılderili olabilir, buna kanaat getirdim. ‘Ve S. Gururdu direndi ve yalan sözlerle ağzını ya da yüreğini lekelemedi.' Ne de olsa böyle laflar büsbütün Kızılderili. Muhtemelen Julius Fučík ya da Maruška Kudeříková gibi biriydi ama ne fark ederdi ki. Kesinlikle bir kahramandı o. Ne zaman bir zorluk çeksem aklıma onu getiriyorum ve S. Gururdu'nun direndiği gibi direnmek zorundayım diyorum kendi kendime.
“Genç kahramanım Helena Součková'nın hikâyesi siyasi hicivden ya da geçtiğimiz yüzyılın son yarısının panoramik bir incelemesinden çok, basit gündelik hayatlarımıza dair her şeyin bir yansıması… Düşüncem şuydu ki, kasvetli 1970'ler dönemindeki (çekoslovya) bir çocuğun dünya algısıyla yetişkinlerinki arasında gerçekleşen bir yüzleşme, hepimizi söylemek isteyebileceğimizden çok daha fazla etkilemiş bir dönemin bütünüyle olağan bir portresinden çok, trajikomik halini bir yazar olarak sunmama fırsat verebilirdi.”
(Tanıtım Bülteninden)
Sık sık Bay S. Gururdu da acaba bir komünist mi diye merak ediyorum. Hakkında hep şiir dinletisi düzenlendiğine göre belki de öyleydi. Eğer öyleyse çok yazık olur, feci derecede hoş biri olduğunu düşünüyorum çünkü… Ve henüz S.Gururdu'nun gerçekte kim olduğunu bilmiyorum, okulda onunla ilgili hiçbir şey öğrenmedik. Winnetou gibi cesur bir Kızılderili olabilir, buna kanaat getirdim. ‘Ve S. Gururdu direndi ve yalan sözlerle ağzını ya da yüreğini lekelemedi.' Ne de olsa böyle laflar büsbütün Kızılderili. Muhtemelen Julius Fučík ya da Maruška Kudeříková gibi biriydi ama ne fark ederdi ki. Kesinlikle bir kahramandı o. Ne zaman bir zorluk çeksem aklıma onu getiriyorum ve S. Gururdu'nun direndiği gibi direnmek zorundayım diyorum kendi kendime.
“Genç kahramanım Helena Součková'nın hikâyesi siyasi hicivden ya da geçtiğimiz yüzyılın son yarısının panoramik bir incelemesinden çok, basit gündelik hayatlarımıza dair her şeyin bir yansıması… Düşüncem şuydu ki, kasvetli 1970'ler dönemindeki (çekoslovya) bir çocuğun dünya algısıyla yetişkinlerinki arasında gerçekleşen bir yüzleşme, hepimizi söylemek isteyebileceğimizden çok daha fazla etkilemiş bir dönemin bütünüyle olağan bir portresinden çok, trajikomik halini bir yazar olarak sunmama fırsat verebilirdi.”
(Tanıtım Bülteninden)