Kanadı Kırık İki Turna - Bir Madımak Romanı
“Kalabalığın arkasında uykumu henüz tam atamamış bir halde yürüyordum. Kültür Merkezi önüne gelmiştik ki tam yolun karşı tarafında, duvar dibinde meczup kılıklı bir adam dikkatimi çekti. Adam, özellikle genç kızlar, tam önünden geçerken, ‘Sizi yakacaklar.. sizi yakacaklar, kafirler!' diyerek vücudunu öne arkaya doğru sanki bir zikir ayinindeymiş gibi sallayıp duruyordu. Önce buna bir anlam veremedim ama ürktüm. Gerçekten korkutucuydu adamın hali.”
Yazar, Kanadı Kırık İki Turna'da, 1993 Temmuz'unda gerici yobaz güruh tarafından benzin dökülerek ateşe verilen Madımak Oteli yangınında, otelin içinde şans eseri kurtulmasını Erhan karakteri üzerinden yaşadıklarını, tanıklıklarını geriye dönüşlerle bire bir gerçekçi bir şekilde anlatırken öte yandan babasını kaybeden Seren'le hem annesini hem babasını kaybeden Çınar'ın olay günü ve sonrasında yaşadıkları travmayı, yüreklerinde hâlâ sızısı devam eden acıya karşı direnişini de anlatmakta, ateş ve ölüm olgusuna değinmektedir.
Yazar, otelin içine ayna tutarak tarihe not düşerken öte yandan toplumsal olaylara bakışını ve devletin tutumunu (!) da sorgulamaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)
“Kalabalığın arkasında uykumu henüz tam atamamış bir halde yürüyordum. Kültür Merkezi önüne gelmiştik ki tam yolun karşı tarafında, duvar dibinde meczup kılıklı bir adam dikkatimi çekti. Adam, özellikle genç kızlar, tam önünden geçerken, ‘Sizi yakacaklar.. sizi yakacaklar, kafirler!' diyerek vücudunu öne arkaya doğru sanki bir zikir ayinindeymiş gibi sallayıp duruyordu. Önce buna bir anlam veremedim ama ürktüm. Gerçekten korkutucuydu adamın hali.”
Yazar, Kanadı Kırık İki Turna'da, 1993 Temmuz'unda gerici yobaz güruh tarafından benzin dökülerek ateşe verilen Madımak Oteli yangınında, otelin içinde şans eseri kurtulmasını Erhan karakteri üzerinden yaşadıklarını, tanıklıklarını geriye dönüşlerle bire bir gerçekçi bir şekilde anlatırken öte yandan babasını kaybeden Seren'le hem annesini hem babasını kaybeden Çınar'ın olay günü ve sonrasında yaşadıkları travmayı, yüreklerinde hâlâ sızısı devam eden acıya karşı direnişini de anlatmakta, ateş ve ölüm olgusuna değinmektedir.
Yazar, otelin içine ayna tutarak tarihe not düşerken öte yandan toplumsal olaylara bakışını ve devletin tutumunu (!) da sorgulamaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)