Erzurum Fıkraları ve Meşhur Nüktedanlar
Erzurum'un köylerinden bahtsız, fakir, kimsesi olmayan bir kızı, uzak bir köyde yaşayan yaşlı bir adamla evlendirirler. Kız gerdek gecesine kadar kiminle evlendiğinin farkında değildir. "Gelin ata binmiş, ya nasip demiş" sözüne uygun olarak, büyük umutlarla yeni eve gelir. Yatak odasında yaşlı, saçı sakalı ağarmış, beli bükülmüş, pelte gibi yerinde duramayan bir dedeyle karşılaşır. Bu yaşlı adamı damadın babası sanıp ona söylenir:
Dede sen ne dedesen?
Evin yoh mi gidesen?
Oğluni gönderesen?
Diyerek mani şeklinde bir soru yöneltir. Dede de saçı sakalı değirmende ağartmış değil ya. Hemen bir iki dizeyle cevap verir:
Dede senin gülündür
Sen dedenin bülbüli.
Soyun keten kömleği
Gir dedenin koynuna
Dede sözen bahmazsa
Vur baltayı boynuna...
(Tanıtım Bülteninden)
Erzurum'un köylerinden bahtsız, fakir, kimsesi olmayan bir kızı, uzak bir köyde yaşayan yaşlı bir adamla evlendirirler. Kız gerdek gecesine kadar kiminle evlendiğinin farkında değildir. "Gelin ata binmiş, ya nasip demiş" sözüne uygun olarak, büyük umutlarla yeni eve gelir. Yatak odasında yaşlı, saçı sakalı ağarmış, beli bükülmüş, pelte gibi yerinde duramayan bir dedeyle karşılaşır. Bu yaşlı adamı damadın babası sanıp ona söylenir:
Dede sen ne dedesen?
Evin yoh mi gidesen?
Oğluni gönderesen?
Diyerek mani şeklinde bir soru yöneltir. Dede de saçı sakalı değirmende ağartmış değil ya. Hemen bir iki dizeyle cevap verir:
Dede senin gülündür
Sen dedenin bülbüli.
Soyun keten kömleği
Gir dedenin koynuna
Dede sözen bahmazsa
Vur baltayı boynuna...
(Tanıtım Bülteninden)