Fotoğraftaki Kadın
Birden o geçti kapının önünden. Sadece fotoğrafımı değil hayatımı da süsleyeceğini işte o an anladım. Çocukken saka, iskete, flurya avlamak için kurduğumuz kuş kapanlarından birinin ipini çeker gibi bastım deklanşöre. Kalbim gürültüyle çarpıyordu. Heyecandan nefesim kesilmişti... İşte o an yine eskiden olduğu gibi ağırlaştı zaman... Sönmüş yıldızlara benzeyen cüce yaşantıma bir ışık dolmuştu ve önce ben, sonra da herkes, her şey, her yer, bütün İstanbul yok olmuştu. Gözümün önünde sürekli değişen görüntülerle dönüp duran canlı cansız her şey bir bir kaybolmuştu. Yıllardır zihnime kazınıp kalmış ne kadar görüntü varsa hepsi bir süreliğine solmuş, zaman donmuştu... Çok güzel bir kadındı. Uzun siyah saçlarını dağıtan ılık akşam rüzgârına aldırış etmeden dar sokaktan aşağıya yürümüş, sonra usulca küçülüp gözden kaybolmuştu. Daha önce hiçbir kadının beni böylesine etkilediğini, kanımı dondurduğunu hatırlamıyordum. Kendime gelir gelmez telaşla peşine takıldım. Boynum, yüzüm, kulaklarım kızarmıştı. Hissediyordum. Ağır vücuduma kan pompalarken zorlanan kalbim heyecanla çarpıyordu... Hakan Yaman'a 2009 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandıran Fotoğraftaki Kadın, tutkulu bir aşkın romanı. Yalnızlığı içinde, kendi küçük dünyasında yaşayan fotoğraf meraklısı Suphi'nin tekdüze hayatı, tesadüfen karşısına çıkan güzel bir kadının fotoğrafını çekmesiyle değişir. Suphi, bir görüp bir yitirdiği o görüntünün peşinden koşar, arar ama kadını bulamaz. Bu arayış ve bu kadın bir saplantı olmuştur artık. Suphi'nin ısrarlı aramaları ansızın şaşırtıcı bir noktada sonlanacaktır.
(Tanıtım Bülteninden)
Birden o geçti kapının önünden. Sadece fotoğrafımı değil hayatımı da süsleyeceğini işte o an anladım. Çocukken saka, iskete, flurya avlamak için kurduğumuz kuş kapanlarından birinin ipini çeker gibi bastım deklanşöre. Kalbim gürültüyle çarpıyordu. Heyecandan nefesim kesilmişti... İşte o an yine eskiden olduğu gibi ağırlaştı zaman... Sönmüş yıldızlara benzeyen cüce yaşantıma bir ışık dolmuştu ve önce ben, sonra da herkes, her şey, her yer, bütün İstanbul yok olmuştu. Gözümün önünde sürekli değişen görüntülerle dönüp duran canlı cansız her şey bir bir kaybolmuştu. Yıllardır zihnime kazınıp kalmış ne kadar görüntü varsa hepsi bir süreliğine solmuş, zaman donmuştu... Çok güzel bir kadındı. Uzun siyah saçlarını dağıtan ılık akşam rüzgârına aldırış etmeden dar sokaktan aşağıya yürümüş, sonra usulca küçülüp gözden kaybolmuştu. Daha önce hiçbir kadının beni böylesine etkilediğini, kanımı dondurduğunu hatırlamıyordum. Kendime gelir gelmez telaşla peşine takıldım. Boynum, yüzüm, kulaklarım kızarmıştı. Hissediyordum. Ağır vücuduma kan pompalarken zorlanan kalbim heyecanla çarpıyordu... Hakan Yaman'a 2009 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandıran Fotoğraftaki Kadın, tutkulu bir aşkın romanı. Yalnızlığı içinde, kendi küçük dünyasında yaşayan fotoğraf meraklısı Suphi'nin tekdüze hayatı, tesadüfen karşısına çıkan güzel bir kadının fotoğrafını çekmesiyle değişir. Suphi, bir görüp bir yitirdiği o görüntünün peşinden koşar, arar ama kadını bulamaz. Bu arayış ve bu kadın bir saplantı olmuştur artık. Suphi'nin ısrarlı aramaları ansızın şaşırtıcı bir noktada sonlanacaktır.
(Tanıtım Bülteninden)