Leblebi Makinesi
Fakat “durmuş” gerçekten bu kez zaman. Çipil çipil bakan lastik ayakkabılı çocuk sormuş anasına sessizce gözleri ile:
-Leblebi, diye.
Solmuş gül desenli, siyah entarili ana ise daha sessiz sormuş, benden daha yorgun gözleri ile babaya:
-Leblebi, diye.
Zamanı ok gibi durduran bu “an”a inat gözleriyle birden “yaşama devam” tuşuna basan, omzu yüklü baba bu kez sesli sordu eldivensiz elleriyle dut koyan satıcıya.
-Leblebi?
-62 lira
O an bir göç başladı bende. Göz göçü. Bir çocuğun, bir babanın, bir annenin gözlerine utanmadan bakıp durdum. Çünkü konuşuyorlardı ve duymak istiyordum. O kadar alışmışlar ki o kadar idmanlılar ki gözleri ile konuşmaya bu aile; yetişemiyordum diyaloğa. Susmanın neler ifade ettiğini biliyordum da gözlerin böyle mecazlı, böyle uzun böyle soru işaretli, ünlemli konuşmasına ilk kez şahit oluyordum.
(Tanıtım Bülteninden)
Fakat “durmuş” gerçekten bu kez zaman. Çipil çipil bakan lastik ayakkabılı çocuk sormuş anasına sessizce gözleri ile:
-Leblebi, diye.
Solmuş gül desenli, siyah entarili ana ise daha sessiz sormuş, benden daha yorgun gözleri ile babaya:
-Leblebi, diye.
Zamanı ok gibi durduran bu “an”a inat gözleriyle birden “yaşama devam” tuşuna basan, omzu yüklü baba bu kez sesli sordu eldivensiz elleriyle dut koyan satıcıya.
-Leblebi?
-62 lira
O an bir göç başladı bende. Göz göçü. Bir çocuğun, bir babanın, bir annenin gözlerine utanmadan bakıp durdum. Çünkü konuşuyorlardı ve duymak istiyordum. O kadar alışmışlar ki o kadar idmanlılar ki gözleri ile konuşmaya bu aile; yetişemiyordum diyaloğa. Susmanın neler ifade ettiğini biliyordum da gözlerin böyle mecazlı, böyle uzun böyle soru işaretli, ünlemli konuşmasına ilk kez şahit oluyordum.
(Tanıtım Bülteninden)