Tesadüfen Zümrüdüanka
“Tesadüfen Zümrüdüanka” rüzgâr ya da güneş, çivi ya da duvar, kendisi ya da bir başkası arasında hiyerarşi kurmadan akan öykülerden oluşuyor. Elif Erdoğan ikinci öykü kitabında dile ve anlatılarına kendine has bir nezaketle...
9789750858291
1263435
https://www.kitapzen.com/elif-erdogan/tesadufen-zumruduanka.htm
Tesadüfen Zümrüdüanka
65.70
“Tesadüfen Zümrüdüanka” rüzgâr ya da güneş, çivi ya da duvar, kendisi ya da bir başkası arasında hiyerarşi kurmadan akan öykülerden oluşuyor. Elif Erdoğan ikinci öykü kitabında dile ve anlatılarına kendine has bir nezaketle yaklaşan tutumunu sürdürüyor..
“Zamanın nasıl da genişlediğini tadıyorduk,yalan değil inan, tadıyorduk neymiş zaman,nasıl uzarmış, genişlermiş, katlanır çoğalırmış. Bıraktım kazma küreği, köstebekleri, yuvaları, bir yaprağın üzerine çıkıp oturduk, bir nilüferin, ılık tatlı bir rüzgâr esiyordu. Susuyorduk. Zaman bir neşeydi dilimizin ucunda.”
“Zamanın nasıl da genişlediğini tadıyorduk,yalan değil inan, tadıyorduk neymiş zaman,nasıl uzarmış, genişlermiş, katlanır çoğalırmış. Bıraktım kazma küreği, köstebekleri, yuvaları, bir yaprağın üzerine çıkıp oturduk, bir nilüferin, ılık tatlı bir rüzgâr esiyordu. Susuyorduk. Zaman bir neşeydi dilimizin ucunda.”
Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
88
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
İnce Kapak
Dili:
Türkçe
“Tesadüfen Zümrüdüanka” rüzgâr ya da güneş, çivi ya da duvar, kendisi ya da bir başkası arasında hiyerarşi kurmadan akan öykülerden oluşuyor. Elif Erdoğan ikinci öykü kitabında dile ve anlatılarına kendine has bir nezaketle yaklaşan tutumunu sürdürüyor..
“Zamanın nasıl da genişlediğini tadıyorduk,yalan değil inan, tadıyorduk neymiş zaman,nasıl uzarmış, genişlermiş, katlanır çoğalırmış. Bıraktım kazma küreği, köstebekleri, yuvaları, bir yaprağın üzerine çıkıp oturduk, bir nilüferin, ılık tatlı bir rüzgâr esiyordu. Susuyorduk. Zaman bir neşeydi dilimizin ucunda.”
“Zamanın nasıl da genişlediğini tadıyorduk,yalan değil inan, tadıyorduk neymiş zaman,nasıl uzarmış, genişlermiş, katlanır çoğalırmış. Bıraktım kazma küreği, köstebekleri, yuvaları, bir yaprağın üzerine çıkıp oturduk, bir nilüferin, ılık tatlı bir rüzgâr esiyordu. Susuyorduk. Zaman bir neşeydi dilimizin ucunda.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.