Medeniyet Mimarlarımız 1-Evliya Çelebi ve Küçük Gezgin
Asasını yere vura vura ilerliyordu Evliya Çelebi. Yusuf, aksayan bacağıyla ona yetişmeye çalışıyor, sürekli düşünüp duruyordu; “Acaba seyyah olmak nasıl bir şeydi?” Onun gibi olmak istiyordu. Sonra gökyüzündeki kuşlara özeniyordu; ‘Keşke kanatlarım olsaydı benim, tüm dünyayı dolaşabilirdim.' diyordu.
Evliya Çelebi, gündüzün kavurucu sıcağında, gecenin dondurucu soğuğunda yaptığı çöl yolculuklarından söz ediyordu Yusuf'a ve sonra ona Gökkuzgunu'nun hikâyesini anlatıyordu.
Yusuf, küçük bir gezgin olmaya merak salmıştı. ‘Kim bilir, Gökkuzgunu'nu da bulurum gezerken.' diyordu. Kuşağına sakladıkları ferman ile birlikte heybesindeki haritayı gözü gibi korumasını söylüyordu Evliya Çelebi ona.
Yusuf, onları gözü gibi koruyordu.
(Tanıtım bülteninden)
Asasını yere vura vura ilerliyordu Evliya Çelebi. Yusuf, aksayan bacağıyla ona yetişmeye çalışıyor, sürekli düşünüp duruyordu; “Acaba seyyah olmak nasıl bir şeydi?” Onun gibi olmak istiyordu. Sonra gökyüzündeki kuşlara özeniyordu; ‘Keşke kanatlarım olsaydı benim, tüm dünyayı dolaşabilirdim.' diyordu.
Evliya Çelebi, gündüzün kavurucu sıcağında, gecenin dondurucu soğuğunda yaptığı çöl yolculuklarından söz ediyordu Yusuf'a ve sonra ona Gökkuzgunu'nun hikâyesini anlatıyordu.
Yusuf, küçük bir gezgin olmaya merak salmıştı. ‘Kim bilir, Gökkuzgunu'nu da bulurum gezerken.' diyordu. Kuşağına sakladıkları ferman ile birlikte heybesindeki haritayı gözü gibi korumasını söylüyordu Evliya Çelebi ona.
Yusuf, onları gözü gibi koruyordu.
(Tanıtım bülteninden)