Sör Sini
“Salak mı? Ben mi?” derken odanın içine soktular. Şöminenin olduğu tarafta kocaman siyah bir delik vardı. Soğuk, ürpertici bir rüzgâr delikten dışarıya yayılıyor ve sonbaharda uçuşan yapraklar gibi envaı türde yüzlerce kuş teleği odanın içine düşüyordu. Bir tanesi göğsümün üstüne düştü. Elime aldım. “Olsa olsa bir serçe kanadıdır.” dedim. Kâğıt kalemi neden verdiler bilmiyorum. Belki de idam edileceğim. Son cümle olarak yazsam mı? Ne dersiniz? “Elimdeki bu küçük serçe kanadı ile yarını bekliyorum. Kim bilir belki Başkan beni de kurtarır…”
(Tanıtım Bülteninden)
“Salak mı? Ben mi?” derken odanın içine soktular. Şöminenin olduğu tarafta kocaman siyah bir delik vardı. Soğuk, ürpertici bir rüzgâr delikten dışarıya yayılıyor ve sonbaharda uçuşan yapraklar gibi envaı türde yüzlerce kuş teleği odanın içine düşüyordu. Bir tanesi göğsümün üstüne düştü. Elime aldım. “Olsa olsa bir serçe kanadıdır.” dedim. Kâğıt kalemi neden verdiler bilmiyorum. Belki de idam edileceğim. Son cümle olarak yazsam mı? Ne dersiniz? “Elimdeki bu küçük serçe kanadı ile yarını bekliyorum. Kim bilir belki Başkan beni de kurtarır…”
(Tanıtım Bülteninden)