Ferman
Tufanda gibiydik. Gök delinmiş gibi aralıksız yağmurlar yağıyor ve bütün ordu Semlin'e doğru sel, çamur, sis ve bora içerisinde ilerliyordu. Belgrat-Şabaç yolu çökmüştü. Karanlık ormanlara, sarp yokuşlara, uçurumlu dağlara alışkın olmayan taşıma develeri, yedekçileriyle beraber kaybolmuşlardı. Subaylar bağırıyor, boru sesleri işitiliyor, atlar kişniyordu. Hatta padişahın otağı bile meydan da yoktu. Bu kısa yol, üç gündür bitip tükenmiyordu.
(Tanıtım Bülteninden)
Tufanda gibiydik. Gök delinmiş gibi aralıksız yağmurlar yağıyor ve bütün ordu Semlin'e doğru sel, çamur, sis ve bora içerisinde ilerliyordu. Belgrat-Şabaç yolu çökmüştü. Karanlık ormanlara, sarp yokuşlara, uçurumlu dağlara alışkın olmayan taşıma develeri, yedekçileriyle beraber kaybolmuşlardı. Subaylar bağırıyor, boru sesleri işitiliyor, atlar kişniyordu. Hatta padişahın otağı bile meydan da yoktu. Bu kısa yol, üç gündür bitip tükenmiyordu.
(Tanıtım Bülteninden)