Düşe Kalka
Aslı Akarsakarya ilk kitabı “Düşe Kalka”daki öykülerinde toplumun her kademesinden baskılanan kişilere, kişiliklere, duygulara yoğunlaşıyor. Kimi zaman şiirsel, kimi zaman eğlenceli, kimi zaman da acıtan bir üslupla kaleme aldığı öykülerde, söylenenler kadar söylenmeyenleri de önemli kılan özgün bir dilin peşine düşüyor yazar. 2009 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü'nü alan “Düşe Kalka”, zengin konu, karakter ve anlatım biçimleriyle her öyküde masaldan gerçeğe, kurgudan rüyaya okuru bambaşka iklimlere taşıyor.
İnsana verilmiş en büyük armağan olduğunu düşünüyorum öleceği günü bilmemenin. Faniyiz, bunu inkâr eden yok. Ama belleksizliğimize sığınıp içimizden birisi öldüğünde şaşırabiliyoruz. Gerçekten tüm varlığımızla şaşırıyoruz. Unutkanlığı inkârla birlikte özenle kullandığımızda, felaketleri daha rahat atlatıyoruz. Ama bir sonrakine tepki verirken, bütün anlam arayışımıza yeni baştan başlıyoruz, tabii isyanımız da cabası. Neyse, zararı yok, her seferinde şaşıralım.
Aslı Akarsakarya ilk kitabı “Düşe Kalka”daki öykülerinde toplumun her kademesinden baskılanan kişilere, kişiliklere, duygulara yoğunlaşıyor. Kimi zaman şiirsel, kimi zaman eğlenceli, kimi zaman da acıtan bir üslupla kaleme aldığı öykülerde, söylenenler kadar söylenmeyenleri de önemli kılan özgün bir dilin peşine düşüyor yazar. 2009 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü'nü alan “Düşe Kalka”, zengin konu, karakter ve anlatım biçimleriyle her öyküde masaldan gerçeğe, kurgudan rüyaya okuru bambaşka iklimlere taşıyor.
İnsana verilmiş en büyük armağan olduğunu düşünüyorum öleceği günü bilmemenin. Faniyiz, bunu inkâr eden yok. Ama belleksizliğimize sığınıp içimizden birisi öldüğünde şaşırabiliyoruz. Gerçekten tüm varlığımızla şaşırıyoruz. Unutkanlığı inkârla birlikte özenle kullandığımızda, felaketleri daha rahat atlatıyoruz. Ama bir sonrakine tepki verirken, bütün anlam arayışımıza yeni baştan başlıyoruz, tabii isyanımız da cabası. Neyse, zararı yok, her seferinde şaşıralım.