Hazret-i Aliyyü'l Murteza (k.v.)

Hazret-i Ali (r.a.) gâyet cömert idi. Hazret-i Hâlid'e Seyfullâh (Allâh'ın kılıcı) dendiği gibi ona cömertliğinden ve şecaatinden dolayı Esedullâh (Allâh'ın aslanı) da denilir. Zira şecâat, cömertlikten ileri gelir. Hazret-i Ali...
Stokta var
Kargo Ücreti: 45,00 TL
indirimli
85,60TL
Taksitli fiyat: 9 x 10,89TL
9786059964838
840848
Hazret-i Aliyyü'l Murteza (k.v.)
Hazret-i Aliyyü'l Murteza (k.v.)
85.60

Hazret-i Ali (r.a.) gâyet cömert idi. Hazret-i Hâlid'e Seyfullâh (Allâh'ın kılıcı) dendiği gibi ona cömertliğinden ve şecaatinden dolayı Esedullâh (Allâh'ın aslanı) da denilir. Zira şecâat, cömertlikten ileri gelir. Hazret-i Ali (k.v.) Sıffîn'e giderken düşürmüş olduğu zırhını, geri döndüğünde bir Hıristiyan'ın elinde görüp onu Küfe kadısı Sureyh rahmetullahi aleyh Hazretleri'nin huzuruna götürdü. "Bu zırh benimdir." diye dâva etti. Hıristiyan inkâr etti. Kadı Sureyh Hazretleri, şahid istedi. Hazret-i Ali'nin (r.a.) şahidleri oğlu Hasan ile azadlısı Kanber idi. Peygamber torununun yalan yere şahitlik etmeyeceği herkesin malumu olduğu halde evladın babası lehine şehâdeti makbul olmadığından kadı Sureyh, Hazret-i Hasan'ın (r.a.) yerine başka şâhid istedi. Sureyh, davayı başka şahidi olmadığından Hazret-i Ali'nin (r.a.) aleyhine bitirdi. Hazret-i Ali, bundan asla müteessir olmayıp gülüyordu. O kişi ise bu hâle hayran olarak zırhı alıp biraz gittikten sonra durdu, düşündü, geri döndü: "Bu hükümler ancak peygamber hükümleridir." diyerek İslam ile müşerref oldu ve zırhı Hazret-i Ali'nin Sıffîn'e giderken düşürmüş olduğunu söyleyerek geri verdi. Lâkin Hazret-i Ali (r.a.) zırhı ona bağışladı, bir de at ihsan eyledi.
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 112

Baskı Yılı: 2016


Dili: Türkçe
Yayınevi: Çamlıca Basım Yayın
Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786059964838
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
112
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2016
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategoriler:

Hazret-i Ali (r.a.) gâyet cömert idi. Hazret-i Hâlid'e Seyfullâh (Allâh'ın kılıcı) dendiği gibi ona cömertliğinden ve şecaatinden dolayı Esedullâh (Allâh'ın aslanı) da denilir. Zira şecâat, cömertlikten ileri gelir. Hazret-i Ali (k.v.) Sıffîn'e giderken düşürmüş olduğu zırhını, geri döndüğünde bir Hıristiyan'ın elinde görüp onu Küfe kadısı Sureyh rahmetullahi aleyh Hazretleri'nin huzuruna götürdü. "Bu zırh benimdir." diye dâva etti. Hıristiyan inkâr etti. Kadı Sureyh Hazretleri, şahid istedi. Hazret-i Ali'nin (r.a.) şahidleri oğlu Hasan ile azadlısı Kanber idi. Peygamber torununun yalan yere şahitlik etmeyeceği herkesin malumu olduğu halde evladın babası lehine şehâdeti makbul olmadığından kadı Sureyh, Hazret-i Hasan'ın (r.a.) yerine başka şâhid istedi. Sureyh, davayı başka şahidi olmadığından Hazret-i Ali'nin (r.a.) aleyhine bitirdi. Hazret-i Ali, bundan asla müteessir olmayıp gülüyordu. O kişi ise bu hâle hayran olarak zırhı alıp biraz gittikten sonra durdu, düşündü, geri döndü: "Bu hükümler ancak peygamber hükümleridir." diyerek İslam ile müşerref oldu ve zırhı Hazret-i Ali'nin Sıffîn'e giderken düşürmüş olduğunu söyleyerek geri verdi. Lâkin Hazret-i Ali (r.a.) zırhı ona bağışladı, bir de at ihsan eyledi.
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 112

Baskı Yılı: 2016


Dili: Türkçe
Yayınevi: Çamlıca Basım Yayın
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat